LANGAZA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
LANGAZA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ocak 2024 Cuma

MÜBADELEDEN ÖNCE YAŞANILAN YER "MEMLEKET"

 


Benim memleketimde bütün sohbetler nerelisin? kimlerdensin diye başlar.
Ben Selanik Kozana Üsküpler köyünden mübadele ile gelen Niğde Hasaköy'e yerleştirilen Hacı Rüstem oğullarından Nail Öztepe'nin torunu Sertaç Öztepe Cihan'ım...... diyerek başlamak istiyorum.

Aşağıda "memleket" kelimesi üzerine önemli bir araştırma yazısı okuyacaksınız. Sevgilerimle


....Araştırma kapsamında alan çalışması yapılan diğer bir çok mübadil yerleşiminde gözlemlenenlere benzer olarak ister köy, isterse kent ya da kaza adı zikredilsin gelinen yer "memleket" olarak anılır. Fakat şehir veya kaza adının ikinci nesillerden itibaren daha belirginleştiği ve kökleri belirten bir unsur haline getirildiği söylenebilir. Çünkü ikinci nesiller, birinci nesillerin söylediklerini aktarırken konuşmalarında onlar gibi Nasliç ve Drama yerine "memleket" ifadesini kullanmaktadırlar.

    Memleket birinci nesiller için " göçten önce yaşanılan yer" olmanın ötesindedir. İkinci nesiller içinse memleket, birinci nesil büyüklerinin geldiği köklerini oluşturan yerdir. 1915 doğumlu babasını 1993 yılında eşiyle birlikte arabayla Nasliç'e götüren ikinci nesil bir görüşmecinin şu sözleri bu nesiller arası farkı örneklemektedir:

Arabayla giderken bir anda;

-İşte benim mahallem! dedi ve kapıyı açtı. Az kalsın arabanın altında kalıyordu.

Siz ne hissettiniz o anda?

O halini görünce nutkum tutuldu, asabım bozuldu. Bir vatanın kaybedilmesi kolay mı? Her şeyini terkedip gidiyorsun kolay mı? Evlenip giderken o bile etkiliyor da bir de vatanını bırakıyorsun, geri gitme yasağı da konuluyor.

Dolayısıyla birnci neslin vurgusuyla, ikinci neslin vurgusu örtüşüktür. Ancak üçüncü nesille birlikte memleket "göçten önce yaşanılan yer" olarak değerlendirilen yani keşfedilmesi,öğrenilmesi,kaydedilmesi,arşivlenmesi,sergilenmesi,önemsenmesi ve aktarılması gereken bir uzamı ifade eder.

Mübadillerin çiftçilik faliyetleri ve ektikleri ürünler onların Türkiye'de hangi şehirlere yerleştirileceklerini büyük oranda belirlemiştir. 

Birinci nesil mübadillerin kendilerinden sonraki nesillere kültürel aktarımında  "yolculuk anlatıları" önemli bir yer tutar. Yolculuk anlatıları göçün gerçekliğini bellekte tutan bir işleve sahiptir. Bu anlatıyı sonraki nesillerle paylaşmak aynı zamanda nereden geldiğini de bildirmektir. Fakat görüşmecilerin bir kısmı gemi yolculuğundan bahsetmemiştir. Bazı görüşmeciler ise birinci nesillerin gemi yolculuğundan kesinlikle söz etmediklerini, tüm göçü (bir görüşmeciye göre Karaferye'den bindikleri) trenle yaptıklarını dile getirmişlerdir.

*100.yılında mübadele adlı kitapta yer alan Makbule Uysal ve Zeliha Nilüfer Nahya nın kaleme aldığı "mübadil mahallesi"nde kimlik, tarih ve söylem adlı makaleden 











14 Aralık 2022 Çarşamba

LANGAZA KÖMENİÇ-GÖMENİÇ KÖYÜNDEN GELEN MÜBADİLLERİN İSİM LİSTESİ







Bir muhacir kızıyım, intikam yıldızıyım.
Acı benim halime, yüreklere sızıyım

Atma beni efendim,ben de senin gibiyim
Gül bahçeli evimde,gonca gelin gibiydim.

Darağacı kuruldu,ne arandı soruldu
Anam, babam, gardaşım hep bir günde boğuldu

Kul et beni evine,öksüz gönlüm sevine
Kovma beni kapından,su dökeyim eline

Doğrusunu söylerim ne arz kaldı, ne yerim
Bir lokmayı acıma yüreğimi ben yerim

Dört tarafı karanlık bu mu acep insanlık
Her bir kapı kapalı hani eski ayanlık

Ne ışık var, ne sâdâ, ne merhamet, ne vefa
Söyle bana yarabbi bu ne âlem, ne dünya ...... 

Aka Gündüz tarafından 15 Mayıs 1913'de yayınlanan  "Halka Doğru" adlı dergisinin "Milli Türküler" baskısında  yazılan bir göçmen türküsü..... muhacirlerin yaşadığı sefalet ve acıları dile getirmektedir.

Bursa'ya yerleşen bir Selanik muhacirinin: "Bizim evlerimizde duranlar evimize iyi baksınlar.Temiz tutsunlar.Çiçeğimiz çok olurdu.Çiçeklerimizi sık sık sulasınlar. Kurutmasınlar!" ifadeleri göçlerin sebep olduğu sosyal ve psikolojik travmanın izlerini taşır.1980'li yıllarda Bulgar Başbakanının "çadırlarıyla geldilet, çadırlarıyla gidecekler" ifadesi hala kulaklarımızda çınlarken, Selanik Drama bölgesinde yaşayıp, mübadele ile gelen ve çoğu tarım hayvancılıkla uğraşan göçmenler sınıra yakın oldukları için hayvan sürüleriyle geliyorlardı. Hatta köpeğini arkasında bırakmayan muhacirler vardı. Göçmenlerin yaşadıkları bu travmalar hafızalarımıza mahkum edilmiştir.
Rumeli'den ölülerini bile getirenler vardı.Onlar gavur toprağında kalmasınlar,burada yatsın diyorlardı. 
Rum ve Ermenilerden oluşan önemli bir kalifiye nüfusun tasfiye edilmesiyle boşalan yerleri Balkanlardan ve özellikle Yunanistan'dan gelen göçmenler bir nebze de olsa kapatmışlar diyebiliriz. Çünkü sürekli savaşlarla boşalan köyler ve yüksek kalitede tarım ve ziraatın yapılmadığı bozkır topraklar Balkanların verimli ovalarından gelen soydaşlarımızın maharet ve kabiliyetleriyle üretime dönüştürülmüştür. Anadolu'ya kuşbakışı bakıldığında en yeşil köyler,en ağaçlı ve bahçelik beldelerde "macurlar"oturmaktadır.Hububat tarımının ağırlıkta olduğu çorak bir yerli köyünyanı başında yeşil bahçeleri ve gür ağaçlarıyla bir muhacir köyü kolaylıkla ayırt edilmektedir.
.......
"Mübadele ile birlikte Anadolu'nun her köşesine yayılan mübadil ve muhacirler sayesinde sosyal ve kültürel anlamda toplumsal bir değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. Uzun bir sürece yayılan bu göçler sırasında yaşadıkları onca eziyet ve haksızlıklara rağmen sosyal hayatın her alanında, yaşadıkları bölgenin her köşesinde canlı ve renkli yaşamlarından taviz vermemişler, yerleştikleri topraklara neşe ve hayat aşılamışlardır. Hayata sımsıkı tutkun ve yaşama sevinci ile dolu dolu olan bu insanlar; eğlenceleri,folkloru,esnek ve hoşgörüyü elden bırakmayan İslami anlayışlarıyla Anadolu'ya bir renk ve kültürel zenginlik getirmişlerdir. Düğünleri eksiksiz bir eğlence, sevinçleri coşkun ve toplu bir ayin gibi, matem ve yasları ise Orta Asya'da ki yuğ törenlerinden farksız,ziyafetlerin eksik olmadığı, taziye de bulunanların şükran ve memnuniyet hisleriyle dolduğu kutsal bir atmosferi yaşatır."

cümleleriyle anlatıyor Uluslararası Mübadele Sempozyumunda Prof.Dr Selahattin Döğüş ve Merve Atasoy..... 

Mübadiller hakkında  yukarıdaki kurdukları cümle şahane bir analiz....

Aşağıdaki listeler Mübadele de Langaza'nın Kömeniç-Gömeniç köyünden gelen 30 Türk-Müslüman aileye ait  aile reislerinin adına doldurulan tasfiye talepnamelerinin Devlet Arşivlerinden derlenmesi sonucu oluşturulmuştur.  



Sevgilerimle



1-Selanik vilayeti Langaza kazası Kömeniç köyünden gelip, Balıkesir ili Ayvalık köyünde iskan edilen Halil çocukları Naciye ve Şadiye

2-Selanik vilayeti Langaza kazası Gömeniç köyünden gelip, İzmir ili Foça kazası Geren köyünde iskan edilen Murtaza Halil kızı Pamuş

3-İstanbul ilinde iskan edilen Hüseyin Hüsnü oğlu İbrahim Namık

4- Balıkesir ili Ayvalık ilçesinde iskan edilen İskender oğlu İbrahim ve ortağı Hasan ve Amuş

5- Selim eşi Nimetullah ile kızları Fatma, Ayşe ve varislerinden Şeyh Mustafa oğlu Eşref Muhittin

6- Hüseyin eşi Hatice ile çocukları İbrahim ve Hayriye

7- çiftçi Süleyman Ago oğlu Rasim

8- çiftçi Yakup kızı Hatice

9- çiftçi İskender kızı Emine

10- çiftçi Hasan oğlu Yunus

11- çiftçi Yakup kızı Kamile

12- çiftçi Kurt Ali oğlu Halil

13- çiftçi Demir oğlu İbrahim

14- çiftçi Cafer oğlu Recep

15- çiftçi Hasan oğlu Seyfettin

16- çiftçi İbrahim oğlu Süleyman

17-Çiftçi İbrahim oğlu Hüseyin

18-Çiftçi Salih oğlu Aliman

19- çiftçi Sefer oğlu Ramazan

20- çiftçi Safer oğlu Osman

21- çiftçi Mehmet oğlu İskender

22- demirci İsmail oğlu Ali

23- çiftçi İbrahim oğlu Demir

24-Balıkesir ili Ayvalık kazasında iskan edilen çiftçi İskender oğlu İbrahim

25- makinist Mustafa oğlu İzzet

26- çiftçi Ali Rüştü oğlu Hasan Ekrem

27- çiftçi Mehmet oğlu Aliman

28- çiftçi Murtaza oğlu Hüseyin

29- çiftçi İskender oğlu Mustafa

30-Selanik vilayeti Langaza kazası Gömeniç köyünden gelen imam Mehmet oğlu İskender

31- Balıkesir ili Ayvalık ilçesi Hayrettin Paşa Mahallesinde iskan edilen İbrahim İskender oğlu Mustafa

7 Aralık 2021 Salı

LANGAZALI HATAY GAZİSİ MIZRAKLI SÜVARİ ÇAVUŞU RECEP

 

Merhaba

Uzun zamandır blog yazıyorum. Yazmaya ilk başladığım yıllarda Ne yedim? Ne içtim? Nerelerde gezdim? Ne kadar hamaratım? bloggerı iken, aileme ait tasfiye talepnamelerine ulaşmamla birlikte kendi kişisel tarihime doğru çok keyifli ama bir o kadar da hüzünlü yolculuğum başladı. Öğrendikçe daha çok merak etmeye başladım. Zamanla yelpaze genişledi ve aslında bir çok ailenin kendi aile tarihleri konusunda oldukça az bilgi sahibi olduklarını gördüm. Çoğu aile büyükleri konuşmuyor ve anlatmıyor. Bir sonraki nesil ise; umursamıyor ve hafızasına güvenip not almıyor, yazmıyor. Maalesef  bu durum gelecek nesillere aktarabileceğimiz değerli bilgileri, Türk benliğini  kaybettiğimiz anlamına geliyor bence....

Bu nedenle kalıcı bir iz bırakmak için zaman zaman blogumda sizlere ait aile hikayelerinizi paylaşıyorum. Bundan sonra daha da çok bu konuyu paylaşmak istiyorum. Çocuklarımıza, gençlerimize buradan seslenelim

Selanik mübadilleri... siz yazın, ben paylaşayım.

Aşağıdaki kendinizden birşeyler bulabileceğiniz aile hikâyesi, Sayın  Nail Topal'ın Langaza'dan göç eden ailesine ait...

Değerli öğretmenim, yazarım çok teşekkür ediyorum.

Sevgilerimle



Uzun süredir iki fotoğraf gözlerimin önünden gitmiyor. Arada bir onlara bakıyorum dosyadan çıkarıp. Her baktığımda yazayım diyorum belleğim yerindeyken.




 

Birinci resim 26.11.1938 tarihli, Mızraklı Süvari Çavuşu Recep’in anasına yolladığı ve arkasında şunlar yazılı: “Şerefli Validem, Bunu yazan bir arif rüzgâr kendi gitti, resmi kaldı yadigar. Bayram-ı şeriflerinizi tebrik ederim.” Hatay’da Atatürk büstünün önünde çekilmiş bir fotoğraf. Çakı gibi bir asker, bir eliyle tabancasını tutuyor. Atatürk büstü çok yüksek ve çiçeklerle süslenmiş. Ayrıca meşale direkleri de çok yukarıdan yapılmış. Bu genç asker, benim babam. Hatay’a ilk giren askerler arasında. Hatay’ın anavatan Türkiye’ye kavuşturulması sırasında, Ulu Önder Atatürk’ün “ On bin yıllık Türk Yurdu yabancı ellere bırakılamaz!” buyruğunu uygulayan askerlerden biri de o. Babam olarak O’na duyduğum saygı ve sevgiyi katmerli hale getiren bir görev.





İkinci fotoğraf çok daha sonraları Ortaklar’da çekilmiş. Arkasında tarih ve yazı yok ama 1952 yılında olma olasılığı yüksek. Babam kasketli, yeleğinin üstünden bir mendil sarkıyor. Aynı yıllarda açıldığını bildiğim kahvehanemizin yanında. Fotoğrafın arkasında Delgen Kardeşlere ait bir benzinliğin pompası görünüyor. O yıllarda Ortaklar- İzmir karayolu kentin ortasından geçiyordu. Önde üç oğlu, arkada babam. Ağabeyim Ali, küçük kardeşimiz Nafiz’in başından tutmuş, ortanca çocuk Nail 6 yaşlarında ve kendini göstermek istercesine sol elini kaldırmış. O, artık üç çocuk sahibi bir adamdır ve ailesini geçindirmek için kahve işletiyor. Kahvehanenin adı Ferah Kahvesi’dir ve halkın O’nu çağırdığı bildiği adıyla Recep Ağa’dır o.



Babam ve ailesi, Balkan savaşı sonrası, Osmanlı’nın yenilgisi ve Balkanlarda Yunan komitacılarının Türklere yaptıkları eziyetler üzerine, yaşadıkları Selanik Langaza’dan, altı aylık bebekken Türkiye’ye göç ederler. Babası Topal Ali, anası Osman Hoca’nın kızı Hamide Nene’mle. Bindikleri gemi, onları önce Muğla kıyılarına götürür. Daha sonra Ortaklar’a gelirler.

Ortaklar, geldiklerinde, tren istasyonu çevresinde kurulan yeni bir yerleşim yeridir. Bir süre yerli Rumlarla birlikte yaşanır. Önce Balatçık iskelesi diye anılır. Sonraları Reşadiye olur adı, Sultan Reşat döneminde kurulduğu için. Çok sonraları Cumhuriyet döneminde, Ulu Önder Atatürk Ortaklar diye adını koyacaktır.

Yunan, Ortaklar’ı tümüyle işgal edince, Balatçık’a, Dağyeniköy’e ve oradan Tire’ye kadar çekilirler. Babam dokuz yaşlarında bir çocuktur o sıralar. Düşmandan nasıl kaçtıklarını, tanıdıkları bir yabancı kişinin onları nasıl uyardığını, Yunanlılara görünmeden, evlerinden gizlice nasıl yiyecek alıp kaçtığını, babamdan çok dinledim. Ne yazık ki bunları yazılı hale getirmediğim için ayrıntıların çoğu unutuldu gitti.

Babası, üvey Ninem Fatma -çok konuştuğu için olacak Çakılafka Fatma diye tanınırdı - ile evlenir. Dedem Topal Ali, Hamide Ninemi, talâk-ı selase ile boşar. Belli bir tazminat verir. Onu da Rum çeteleri, Balatçık’a kaçarken çalarlar. Bu evlilikten sırasıyla Salim, Fevzi, Firdevs, Mukaddes ve Muammer adlı çocukları olur. Dedem Topal Ali, celeplik ve kasaplık yapmaktaymış. Üvey annesi Fatma, babamı diğer çocuklarından dışlamaktaymış. Yeni doğan koyunların kuzuları, hep küçük kardeşlerine verilirken, ona hiç kuzu verilmezmiş. Bir gün ona yapılanlar, canına tak demiş, evden kaçmış ve anasının yanına gitmiş. Ana oğul birlikte yaşamışlar. Bir daha baba ocağına dönmemiş. Bu yüzden Topal Ali Dedem, oğluna darılır. Oğlu askere giderken, öpmesi için elini bile vermez. Dedem Selanik Langaza’da yaşarken, bir av kazasında ayağından sakatlanır. Bu yüzden çevresinde Topal Ali diye tanınırmış. Soyadı yasası çıkınca Topal soyadını almış. Benim Topal’lığım buradan kaynaklanıyor.

Babam, mızraklı süvari alayında Hatay’da üç yıl askerlik yapmış. Gaziantep Nizip’ten Hatay’a nasıl geldiklerini, Ordu komutanları İzzetin Çalışlar Paşa’yı ve Alay komutanları Şükrü Kanatlı’yı, onların yaptıkları çalışmaları ballandıra ballandıra anlatırdı. Arkadaşlarına askerlik anılarını anlatırken ben de kulak kesilir dinlerdim. Hele Hatay’ın en zengin adamının, “Buraya ordumuz girerse, oğlumu kurban edeceğim” diyerek yemin etmesini ve yeminini tutmak için oğlunu kesmeye kalkışmasını, onu Alay Komutanı Şükrü Kanatlı’nın engellemesini hiç unutmadım. Bu zengin adam, yemininin kefaretini ödemek isteyince, kahraman Albayımız der ki: ” Ordumuz aç ve yorgundur. Onları doyurur ve barındırırsan yemininin kefaretini ödemiş olursun.” Böylece hem kurban edilecek çocuk kurtulmuş hem de askerimiz doyurulmuş olur.

Babam askerden gelince değişik işlerde çalışmış, incir, zeytin, pamuk gibi tarım alanlarında ve demiryolunda işçi olarak yaşamını kazanmaya çabalamış. En sonunda da kahvecilikte karar kılmış. 1942 yılında evlenmiş annemle. Annemin adı Melek. İslamköylü, İmamoğlu Mustafa’nın kızı. Mustafa Dedemin dedesi, büyük dedem Ramazan, İsparta İslamköy’den, Ortaklar’ın Balatçık köyüne imam olarak gelmiş, uzun süre ramazan imamı olarak çalışmış ve bahçe sahibi de olmuş orada. Dedemin babası, Ethem dedem, 1. Dünya savaşında Yemen’de şehit olmuş. Bu yüzden Mustafa dedemin lakabı İslamköy’de farklıdır. Ona Zennelerin Hacı derler. Mustafa dedemin bir adı da Hacı’dır. Herhalde babası kutsal topraklarda şehit olduğu için.

Dedem, annem ve dayım iki çocuğu varken, Müzeyyen Anneannemi kaybeder. Yeni bir evlilik yapar. İsparta’dan ayrılır, dedesinin topraklarını işletmek üzere Ortaklar’a göçer. Hatun ninemle Mustafa dedemin evliliğinden sırasıyla Sevim, Nevin ve Neriman teyzelerim doğar. Kader, Selanik göçmeni babamla, ailesiyle İsparta’dan buraya göç eden annemi, Ortaklar’da buluşturur. 

Annem, küçükken ağır bir rahatsızlık geçirmiş. Nüfus kayıtlarında annemin adı Emine Dudu. Dönemin inanışına göre, adı ağır geldi, taşıyamadı demişler büyükleri ve adını Melek olarak değiştirmişler. Ad değişimi ve gerekçesi, bana çok eğlenceli gelmişti öğrendiğimde.......

Babam ve annem bir de yanlarındaki Hamide Nenemle, 2. Dünya savaşı yıllarında, ekonomik sıkıntıyı, açlığı, kıtlığı, yokluk ve yoksulluğu yakından yaşamışlar. Karı koca gündeliğe giderek, çocuklarını yetiştirmeye çabalamışlar. 1952 yılında babam kahvehanesini açmış. Ferah Kahvesi- Recep Topal yazardı levhada. Önce Belediyenin kiracısıydık. İşyerimizin eski bir Yunan kilisesi olduğu söylenirdi, şimdi Çocuk Kütüphanesi olan yer. Kahvemiz Demokrat Partinin Ocak kahvesiydi. Demokrat Parti’nin ağır toplarından Ethem Menderes ve Namık Gedik’in kahvemize geldiğini hayal meyal hatırlarım. Kahvemiz bir süre de Gençlik Spor Kulübünün lokali oldu. Ben de yedi yaşında burada Fenerbahçeli oldum. Cumartesi günleri, Ortaklar’ın pazarıydı. Müşterilere hizmet için babamla birlikte üç garson çalışırdı. Ağabeyim, küçük kardeşim Nafiz ve ben de onlara yardımcı olurduk. Askı ya da terazi adı verilen bir araçla, pazarcılara çay kahve taşıdığımı hatırlarım.

Evimizde annemin yayıkta hazırladığı ayranlar, taş dibekte dövdüğümüz kahveler, kahve kıtlığı nedeniyle, arpa, çıtlık ve nohuttan yapılan tahmis kahveleri de unutamadıklarım arasındadır. Çay ve kahvenin 7,5 kuruşa satıldığı günlerdi. Kahvemiz iyi çalışıyordu. Altı yıl içinde evimizin yanındaki arsaya kendi işyerimizi ve üzerine de evimizi yaptık.

Çocukluğumdan kalan unutamadıklarım arasında, yazları incir bahçemize göç ettiğimiz gelir. Gece kahveyi kapatınca, babam lüks lambasını yakar, bahçenin yolunu tutardık. Babamın bir elinde lüks lambası, bir elinde köpeklerden korunmak için koca bir sopa, bahçemize giderdik. Bizi Arap adlı köpeğimiz yolda karşılardı.

Rumeli göçmenleri, sevdikleri, değer verdikleri, akıl danıştıkları kişilere Aga derler. Babam çevresine, yakınlarına yardımcı olmaya çalışan bir insandı. Onu 37 yıl önce 15 Ocak 1984’te kaybettik. Annemi kaybedeli de 15 yıl oluyor. Onu da 26 Haziran 2006’da kaybettik. Sevgili yeğenim Aslı’yı 24 Ekim 1997’de bir trafik cinayetinde kaybettik. Niğde’den Aydın’a dönerken, Konya Karapınar’da, otobüs ve tanker çarpışmasında. İçimizde hiç dinmeyen bir acıdır. Ağabeyim Ali Topal’ı 5 Nisan 2017’de, küçük kardeşim Nafiz Topal’ı da 2 Temmuz 2018’de kaybettik. Sizlere anlattığım iki fotoğraf, beni alıp geçmişin sisli anılarına götürdü. Sevgili babamı, annemi, sevgili yeğenim Aslı’yı, sevgili kardeşlerim Ali ve Nafiz’i, saygıyla minnetle ve rahmetle anıyorum. Işıklar içinde yatsınlar.

10 Mart 2020 Salı

SELANİK LANGAZA KÖMENİÇ-GÖMENİÇ KÖYÜ İSİM LİSTESİ



Geçmişteki toplumsal olaylar ve ağır hayat şartları Makedonya Türk insanını baba ocağından ve memleketinden ayrılmaya zorlamıştır. Dolayısıyla genç sevgililer çeşitli nedenlerle başlarına gelebilecek ayrılık tehlikesini bir ihtimal olarak hiçbir zaman gözden uzak tutmamışlardır. Bu nedenle ayrılık "seven gönüllerin" korkusu olmuştur. İnsanımız her zaman elindekini yitirme kuşkusuyla yaşamıştır. Bu kuşku çoğu kez yâri yitirme korkusuna dönüşmüştür. Bu anlayış özellikle kadının duyduğunu ve düşündüğünü dile getiren manilerde kendini göstermiştir.


Söyletir ah söyletir                                                     Yol üstünde mektebim
Çok şeyler dert üğretir.                                               Yedi sene bekledim
Gurbetçinin yüreği                                                     Yârdan gelen mektübü
Dağı taşı eritir.                                                            Kefenime ekledim



Rumeli Türk gencinin yâri yitirme kaygısına düşüren nedenlerden biri de göçtür. Göç aslında ayrılıkların en hicran dolusudur. Gidilen yerlerin belirsizliği ve memlekette kalan yakınlardan ayrılışlar, yürekleri burkan acılara yol açmıştır.  Göç edenlerin memleketteki yakınlarına, kalanlarınsa gidenlere yürekleri yanmıştır. Yüzyıllarca vatan edinilmiş topraklara bir daha geri dönmemek üzere veda etmek, özellikle Rumeli Türk kadınının duyuş ve düşünüşünü dile getiren mânilerde kendini göstermiştir.

Otpus alıp giderler                                                                            Çarşının hotelleri
Kima kalır bu yerler                                                                      Dizili krevetleri
Açıldı Stambol yoli                                                                           Bu virane İstanbul
Ayrıldi can cigerler                                                                           Ayırır sevdikleri



Prof. Dr. Hamdi Hasan'ın
Makedonya Türklerince söylenen mâniler adlı eserinden

Aşağıdaki listeler mübadele sırasında  Langaza vilayetine bağlı Kömeniç / Gömeniç köyünde yaşayan ve tasfiye talepnamesi dolduran heyete isimlerini ve oradaki mallarını yazdıran mübadillere ait....
Sanırım Balıkesir'e bağlı Gömeç köyünün adı da Selanik'ten gelme....
Sevgilerimle 


1-Selanik vilayeti Langaza kazası Kömeniç köyünden gelip, Balıkesir ili Ayvalık köyünde iskan edilen Halil çocukları Naciye ve Şadiye
2-Selanik vilayeti Langaza kazası Gömeniç köyünden gelip, İzmir ili Foça kazası Geren köyünde iskan edilen Murtaza Halil kızı Pamuş
3-İstanbul ilinde iskan edilen Hüseyin Hüsnü oğlu İbrahim Namık
4-Balıkesir ili Ayvalık ilçesinde iskan edilen İskender oğlu İbrahim ve ortağı Hasan ve Amuş
5-Selim eşi Nimetullah ile kızları Fatma, Ayşe ve varislerinden Şeyh Mustafa oğlu Eşref Muhittin
6-Hüseyin eşi Hatice ile çocukları İbrahim ve Hayriye
7-Çiftçi Süleyman Ago oğlu Rasim
8-Çiftçi Yakup kızı Hatice
9-Çiftçi İskender kızı Emine
10-Çiftçi Hasan oğlu Yunus
11-Çiftçi Yakup kızı Kamile
12-Çiftçi Kurt Ali oğlu Halil
13-Çiftçi Demir oğlu İbrahim
14-Çiftçi Cafer oğlu Recep
15-Çiftçi Hasan oğlu Seyfettin
16-Çiftçi İbrahim oğlu Süleyman
17-Çiftçi İbrahim oğlu Hüseyin
18-Çiftçi Salih oğlu Aliman
19-Çiftçi Sefer oğlu Ramazan
20-Çiftçi Safer oğlu Osman
21-Çiftçi Mehmet oğlu İskender
22-Demirci İsmail oğlu Ali
23-Çiftçi İbrahim oğlu Demir
24-Balıkesir ili Ayvalık kazasında iskan edilen çiftçi İskender oğlu İbrahim
25-Makinist Mustafa oğlu İzzet
26-Çiftçi Ali Rüştü oğlu Hasan Ekrem
27-Çiftçi Mehmet oğlu Aliman
28-Çiftçi Murtaza oğlu Hüseyin
29-Çiftçi İskender oğlu Mustafa
30-Selanik vilayeti Langaza kazası Gömeniç köyünden gelen imam Mehmet oğlu İskender
31- Balıkesir ili Ayvalık ilçesi Hayrettin Paşa Mahallesinde iskan edilen İbrahim İskender oğlu Mustafa


4 Mart 2020 Çarşamba

SELANİK LANGAZA KURFALLI KÖYÜNDEN GELENLERİN LİSTELERİ


RUMELİ'DE CENAZE NAMAZI

1914 senesinde Selanik Florina'da bir cenaze namazından 
Fotoğraf  için Leyla Kaplan hocama teşekkürler 

Selam
Aşağıdaki listelerde 3 farklı şehre bağlı Kurfallı köylerinden 1924'de gelenlerin isimleri var. 68.sıraya kadar Langaza Kurfallı köyünden Anadolu'ya geçen ailelere aittir.69. sıradan 82.sıraya kadar Yenice-i Vardar'a bağlı Kurfallı çiftliğinden gelenler ile 83.sıradan 92.sıraya kadar ise Siroz/Serez'e bağlı Kurfallı köyünden gelenlere aittir.
Çoğunluğunda olmasa da, bazı ailelerin yanında yerleştirildikleri yerler yazılmış.
Sevgilerimle


1-Selanik vilayeti Langaza kazası Kurfallı köyünden gelip, İstanbul ili Çatalca kazası Silivri nahiyesi Çanta köyünde iskan edilen çiftçi Memiş oğlu Ramazan

2- İstanbul ili Çatalca kazası Silivri nahiyesi Çanta köyünde iskan edilen çiftçi Ahmet oğlu Hamit

3- İstanbul ili Çatalca kazası Silivri nahiyesi Çanta köyünde iskan edilen çiftçi Memiş oğlu Hasan

4-İstanbul ili Çatalca kazası Silivri nahiyesi Çanta köyünde iskan edilen çiftçi Muhsin oğlu Mustafa

5-İstanbul ili Çatalca kazası Silivri nahiyesi Çanta köyünde iskan edilen çiftçi Murtaza oğlu Mehmet

6-Manisa ili Hacı Haliller köyünde iskan edilen Ahmet oğlu Hasan

7-Tekirdağ ili Şarköy ilçesinde iskan edilen Durali oğlu Halil

8-Tekirdağ ili Mürefte kazasında iskan edilen Timur kızı Zekiye

9-Selanik vilayeti Langaza kazası Kurfallı köyünden gelen Ahmet kızı Rukiye

10- rençber Mustafa oğlu Hüseyin

11- Durmuş kızı Hanife

12- İbrahim oğulları ve Hatice varisleri Abdurrahman, Mehmet ve Recep

13-Balıkesir ili Ayvalık kazasında iskan edilen İbrahim oğlu Mustafa ve müşterekleri Hasan Bey ile Amuş Hanım

14-Bursa ili Karacabey ilçesi Çeşnigir köyünde iskan edilen çiftçi Ahmet oğlu Hasan

15-Bursa ili Karacabey ilçesinde iskan edilen rençber Bayram oğlu Mehmet Ali

16-Tekirdağ ili Barbaros nahiyasinde iskan edilen rençber Ömer kızı Esma

17-Tekirdağ ili Barbaros nahiyesinde iskan edilen rençber Ramazan Hoca kızı Nefise

18-Selanik vilayeti Langaza kazası Kurfallı Köyü Camii Vakfı'na ait tasfiye talepnamesi.

19-Selanik vilayeti Langaza kazası Kurfallı köyünden gelen Hasan oğlu Durmuş

20- çiftçi Bektaş kızı Vahide

21-rençber Hüseyin oğlu Timur

22- çiftçi Süleyman oğlu Hasan

23-çiftçi Salih oğlu Hüseyin

24-rençber Kerim oğlu Recep

25- çiftçi Halil kızı Feride

26- çiftçi Şaban oğlu Salih

27- çiftçi Emin oğlu Mehmet

28- çiftçi Selim oğlu İsmail

29- çiftçi Halil eşi Fatma ve çocukları Ömer ve Habibe

30- rençber Halil oğlu Agoş

31- çiftçi İskender oğlu Yusuf

32- çiftçi Ramazan kızı Zülfi

33-çiftçi Veysel Pehlivan oğlu Mümin

34- çiftçi Hasan oğlu Recep

35-rençber Hasan oğlu Hüseyin

36-Recep oğlu Recep eşi İsmihan

37- rençber Bayram eşi Fatma

38-Süleyman kızı Fatohan

39- rençber Mümin oğlu Sabri

40- çiftçi Salih kızı Fatma'ya ait tasfiye talepnamesi.

41- çiftçi Mehmet kızı Hatice

42- Mümin kızı Naciye

43- çiftçi İbrahim Çifteli Efendi oğlu Hüseyin

44- memur Aşık Hasan oğlu Rıza

45-Ahmet oğlu Murat'a ait tasfiye talepnamesi.

46- rençber Halil oğlu Salih

47- çiftçi Ahmet Hoca oğlu Mehmet

48- İbrahim eşi Kerime

49- çiftçi Mümin oğlu İbrahim

50- çiftçi Halil oğlu Hüseyin

51- çiftçi Osman oğlu Demir

52-Ali oğlu Safer

53- çiftçi Halil oğlu Süleyman

54- çiftçi İskender oğlu Rıfat

55- rençber Recep oğlu Hasan

56- rençber Murtaza oğlu Mehmet Ali

57- çiftçi Hasan eşi Emine

58- çiftçi Ferhat Hoca oğlu Mustafa

59- çiftçi Muharrem oğlu Hüseyin

60- Halil kızı Hatice

61- çiftçi Hasan oğlu Halil

62-çiftçi Bekir oğlu Hüseyin

63-çiftçi Abdurrahman oğlu Ali

64-çiftçi Memiş oğlu İbrahim

65- Ramazan eşi Ayşe

66- çiftçi Hasan Ago oğlu Osman

67-rençber Hüseyin Ağa oğlu İskender

68-Mustafa Ağa kızı Fatma


YENİCE-İ VARDAR'A BAĞLI KURFALLI ÇİFTLİĞİNDEN GELENLERE AİT LİSTE


69-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen İbrahim kızı Necibe

70-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen Hüseyin oğlu Ekrem

71-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen çiftçi Süleyman oğlu Muhtar

72-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen demirci Osman oğlu Tahir

73-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen Hüsnü kızı Hayriye

74-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen keresteci Mutoş oğlu Mehmet çocukları Mustafa, Ahmet, Emin ve Ayşe

75-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen Mustafa oğlu Ahmet

76-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen Hasan oğlu İbrahim

77-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen Şevki eşi, Subaşı Hüseyin kızı Sıdıka

78-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen çiftçi Ahmet oğlu Celalettin

79-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen Abdullah kızı, Hulusi eşi Naciye

80-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen Süleyman oğlu Efdal

81-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen çiftçi Süleyman oğlu Rüstem

82-Selanik vilayeti Yenice-i Vardar kazası Kurfallı Çiftliğinden gelen Mehmet kızı Hatice



SİROZ/SEREZ'E BAĞLI KURFALLI KÖYÜNE AİT LİSTE



83-Selanik vilayeti Siroz kazası Kurfallı köyünden gelip, Adana ili Kozan kazası Pekmezci köyünde iskan edilen Mustafa oğlu Murat

84-Selanik vilayeti Siroz kazası Kurfallı köyünden gelip, Adana ili Köprü köyünde iskan edilen çiftçi Halil kızı Fatma oğulları Mehmet İdris ve Halil Kamil

85-Selanik vilayeti Siroz kazası Kurfallı köyünden gelip, Kocaeli ili Geyve kazasında iskan edilen rençber Emin oğlu Bekir

86-Selanik vilayeti Siroz kazası Kurfallı köyünden gelip, Kocaeli ili Geyve kazası Eşme köyünde iskan edilen Adil eşi Ayşe

87-Selanik vilayeti Siroz kazası Kurfallı köyünden gelip, Adana ili Köprü köyünde iskan edilen çiftçi Halil kızı Fatma oğulları Ahmet, Mehmet, İdris, Halil ve Kamil

88-Selanik vilayeti Siroz kazası Kurfallı köyünden gelip, Adana ili Kozan kazasında iskan edilen İboş oğlu İbrahim

89-Selanik vilayeti Siroz kazası Kurfallı Mahallesinden gelip, Adana ili Kozan kazası Pekmezci köyünde iskan edilen Davut oğlu Aziz

90-Selanik vilayeti Siroz kazası Kurfallı köyünden gelip, Adana ili Kozan kazası Pekmezci köyünde iskan edilen çiftçi Feyzullah oğlu İbrahim

91-Selanik vilayeti Siroz livası Demirhisar kazası Kurfallı köyünden gelip, Adana ili Kozan kazası Arslanpaşa Mahallesinde iskan edilen çiftçi Hacı Rahmi oğlu Rahim

92-Selanik vilayeti Siroz livası Demirhisar kazası Kurfallı köyünden gelip, Adana ili Kozan kazası Arslanpaşa Mahallesinde iskan edilen çiftçi İboş oğlu İbrahim

21 Aralık 2019 Cumartesi

LANGAZA SARI YAR KÖYÜNDEN GELENLERİN İSİM LİSTESİ






Selaniğin bir köyünden  Abdo,Besim ve Talha adında 3 bekçinin fotoğrafı 23.12.1325


Kısmet olursa gidecek........

"o ölene dek "Ahh Yunanistan kapıları bir açsa da doğup büyüdüğüm toprakları bir görsem" diye sayıklayan Recep Kırdar 1923 yılında Langaza'nın Hacıbayramlı köyünde doğan kızı Ümmüş Kırdar...
Buraya geldiğimizde ben 1,5 yaşındaymışım o yüzden memleketten hatırladığım hiçbirşey yok.Size duyduklarımı anlatayım o zaman...daha kundakta bebeğiyken birgün evimizi gavur çeteciler basmış. Annem çetecilerin geldiğini görünce beni yatak odasındaki dolaba saklamış ama mızmızlanıp sesim duyulunca kamayla öldürmeye kalkmış çeteciler.
.......
Annem babam doğduğum köyün güzel bir köy olduğunu söylerdi.Köyde Türk-Rum karışık yaşıyormuş. Halleri vakitleri iyiceymiş. Buraya gelince çok bocalayıp,zorluk çekmişler..köyden ayrılmamıza yakın Türkiye'den Rumlar gelmiş köyümüze......Anadolu'ya dönmek için ilk önce Selaniğe gitmişiz. Oradan vapurla Mimarsinan'a....oturacağımız yerler tesbit edilince bizim kısmetimize Tepecik düşmüş. 10 dönüm araziyle yıkık dökük bir Rum evi vermişler bizimkilere..Tepecik'e bizden sonra Nasliç'ten patriotlar gelmiş.Ama Langazalılar ve Dramalılar bir olup onları köye sokmamış. Sonra 3 grubun ileri gelenleri toplanıp tatsızlığı halletmiş. Babam Hacıbayramlı'yı çok özlüyordu.Ölene kadar hep orayı sayıkladı.
"Ahhh kapılar bir açılsa da Hacıbayramlı'ya gitsem! diyordu sık sık...... "

Yukarıdaki paragraf Sayın İskender Özsoy'un Selanik'te sela sesi adlı kitabında yer verdiği Ümmüş Kırdar röportajından....


Aşağıdaki 166 kişilik liste Selanik Vilayeti Langaza kazası 
Sarı yar  köyünden gelenlere ait.....Bazılarında yerleştirildikleri yerlerde yazılı..Sarı yar 1320 tarihli Selanik salnamesinde  Langaza'ya bağlı bir karye olarak gözüküyor.Yanlarındaki tarihler beyanların doldurulduğu tarihtir.

Sarıyar köyünün şöyle bir önemli tarafı daha vardır. 

Ali Güler'in "Benim Ailem-Atatürk'ün Saklanan Ailesi" adlı kitabında Langaza'da Mustafa Kemal'in kargaları kovaladığı çiftliğin adı "Tarihi Rabla Çiftliği" olarak belirtilmektedir. Bahsedilen bu çiftliğin Sarıyar köyü sınırları içinde olduğu (kesin olmamakla birlikte) Sayın Sefer Güvenç'in 2000 yılında Kuzey Yunanistan köy gezisi yaptığı sırada, yerli halk tarafından kendisine iletilmiştir. 

Bakalım kimler bulacak Atalarının izlerini.....
                                                                                  Sevgilerimle

1- İstanbul ili Çatalca kazasında iskan edilen çiftçi Ahmet oğlu Hasan    26.06.1926
2- İstanbul ili Çatalca kazası Çanta köyünde iskan edilen çiftçi Kadri oğlu Ramazan  26.06.1926
3- İstanbul ili Çatalca ilçesi Celaliye mahallesinde iskan edilen çiftçi Osman oğlu Ali 17.02.1926
4- Tekirdağ ilinde iskan edilen Hüseyin oğlu Recep  06.02.1929
5- İstanbul ili Beyoğlu kazasında iskan edilen polis Molla Ömer oğlu Musa Kazım  09.06.1925
6- İzmir ili Bergama kazasında iskan edilen Mustafa oğlu Halil  12.08.1925
7- Bursa ili Karacabey kazasında iskan edilen Ali oğlu Mecit 29.05.1926
8- Hüseyin kızı Nadire ve kardeşi Hüseyin oğlu Bekir 29.05.1924
9- Berber Hüseyin oğlu Ali 29.05.1924
10-Bursa ili Karacabey ilçesi Çamlıca köyünde iskan edilen Ali oğlu Cafer 29.05.1926
11-Çiftçi Hüseyin kızı Safiye'ye ait tasfiye talepnamesi  16.10.1924
12-Çiftçi Hasan kızı Ümmüş  04.08.1924
13-Çiftçi Hakkı oğlu Hasan  04.08.1924
14-Çiftçi Ali oğlu Yakup  20.04.1924
15-Berber Ramazan oğlu Yetim Osman  20.04.1924
16-Nasuh kızı Emine  20.04.1924
17-Nasuh kızı Hanife  20.04.1924
18-İmam Halil Ağa oğlu Hacı Salih  20.04.1924
19-Ali kızı Hanife  20.04.1924
20-Çiftçi Halil ağa oğlu Timur 20.04.1924
21-Tosun Pehlivan kızı Zehra  20.04.1924
22-Horos Ahmet oğlu Pehlivan Hasan  29.05.1924
23-Uzun Halil oğlu Bayram  20.04.1924
24-Çiftçi Uzun Halil oğlu Memiş 20.04.1924
25-Çiftçi Mehmet oğlu Halil  20.04.1924
26-Malik oğlu Ali  20.04.1924
27-Hasan ağa kızı, Ömer ağa eşi Kerime 20.04.1924
28-Ali oğlu Ali varisleri Osman ve Zübeyde  20.04.1924
29-Nalbant Onbaşı Ahmet oğlu İskender
30-Hüseyin oğlu Ali  16.01.1924
31-Ali kızı Emine 14.01.1924
32-İsmail kızı Hatice  12.01.1924
33-Çiftçi Ahmet oğlu Hasan  04.01.1924
34-İmam Veli oğlu Hafız Mustafa  01.01.1924
35-Çiftçi Mehmet oğlu Abdullah 31.12.1923
36-Çiftçi Salih oğlu Hüseyin 31.12.1923
40-Çiftçi İbroş oğlu Mustafa 31.12.1923
41-Çiftçi Süleyman oğlu İbrahim 31.12.1923
42-Çiftçi Veli oğlu Süleyman 31.12.1923
43-Çiftçi Hüseyin kızı Kerime 31.12.1923
44-Bursa ili Karacabey ilçesi Çamlıca köyünde iskan edilen çiftçi Durmuş oğlu Mustafa 29.05.1926
45-Bursa ili Karacabey ilçesinde iskan edilen Çiftçi Ali oğulları Mecit,Safer,Osman ve Mustafa 29.05.1926
46-Bursa ili Karacabey ilçesi Çeşnigir köyünde iskan edilen çoban Yusuf oğlu İsa ve Salih 29.05.1926
47-Bursa ili Karacabey ilçesi Çeşnigir köyünde iskan edilen çiftçi Hacı Osman oğlu Celalettin Ağa 29.05.1926
48-Bursa ili Karacabey ilçesi Çeşnigir köyünde iskan edilen çiftçi Hacı İsa oğlu Salih 29.05.1926
49-Çiftçi Ahmet oğlu Halil 30.12.1923
50-İbrahim oğlu Mehmet 30.12.1923
51-Timur oğlu Osman 30.12.1923
52-Çiftçi Mümin kızı Nadiye 30.12.1923
53-Çiftçi İskender oğlu Suat 30.12.1923
54-Çiftçi Veli oğlu Nasuh 30.12.1923
55-Çiftçi Yahya oğlu İlyas 30.12.1923
56-Çiftçi Ali oğlu Cafer 30.12.1923
57-Çiftçi Ömer oğlu Bayram 30.12.1923
58-Çiftçi Ahmet oğlu Halil 30.12.1923
59-Çiftçi Hayruş oğlu Ali 30.12.1923
60-Çiftçi Çakır Salih oğlu Bayram 30.12.1923
61-Çiftçi Hacı Hüseyin oğlu İbrahim 31.12.1923 
62-Çiftçi İskender kızı Huri 31.12.1923
63-Yahya kızı Hanife 30.12.1923
64-Mehmet kızı Ayşe 30.12.1923
65-Hasan kızı Nadiye 30.12.1923
66-Çiftçi Mustafa oğlu Mısırlı Ali 30.12.1923
67-Çiftçi Ömer oğlu Necip 30.12.1923
68-Çiftçi Ali oğlu Ömer  30.12.1923
69-Çiftçi Halil oğlu Ali 30.12.1923
70-Çiftçi Hayruş oğlu Ramazan 30.12.1923
71-Çiftçi Yusuf oğlu Nasuh 30.12.1923
72-Çiftçi Mehmet Ali oğlu Halil 30.12.1923
73-Çiftçi Mümin oğlu Demir 30.12.1923
74-Çiftçi Demir oğlu Necip 30.12.1923
75-Çiftçi Mustafa oğlu Ali 30.12.1923
76-Çiftçi Kınacı Yahya oğlu Halil 30.12.1923
77-Çiftçi Mehmet oğlu Mustafa 30.12.1923
78-Çiftçi İbrahim oğlu Hüseyin 31.12.1923
79-Çiftçi Hasan oğlu Amiş 31.12.1923
80-Çiftçi Hüseyin oğlu İbrahim 31.12.1923
81-Çiftçi İbrahim oğlu Ali 31.12.1923
82-Çiftçi Hacı Hasan oğlu Recep 30.12.1923
83-Çiftçi Timur Ali oğlu Abdurrahman 30.12.1923
84-Çiftçi Hasan oğlu Ali 30.12.1923
85-Çiftçi Dereli Halil oğlu Hacı Hasan 30.12.1923
86-Ramazan oğlu Hüseyin 30.12.1923
87-Çiftçi Memiş oğlu Hacı Mehmet 30.12.1923
88-Çiftçi Emin oğlu Ömer 30.12.1923
89-Bayram oğlu Mehmet 30.12.1923
90-Çiftçi Hasan oğlu Recep 30.12.1923
91-Çiftçi Mehmet Ali oğlu Veli 30.12.1923
92-Çiftçi Ahmet oğlu Mustafa 30.12.1923
93-Çiftçi Halil oğlu Yahya 30.12.1923
94-Çiftçi Musa oğlu Ali 30.12.1923
95-Çiftçi Demir Ali oğlu İbrahim 30.12.1923
96-Çiftçi Hasan oğlu Bayram 30.12.1923
97-Çiftçi Mümin oğlu Halil 23.11.1923
98-Hasan oğlu Üzeyir 30.12.1923
99-Çiftçi Seyit Ali oğlu Hacı Feyzi 30.12.1923
100-Çiftçi İbrahim oğlu Hüseyin 30.12.1923
101-Esnaf Hamdi oğlu Hasan 20.04.1924
102-Çiftçi Mehmet oğlu Mustafa 16.12.1923
103-Çiftçi Dereli Hüseyin oğlu Halil 30.12.1923
104-Çiftçi Hasan oğlu Recep Hoca 30.12.1923
105-Çiftçi Mustafa oğlu İlyas 30.12.1923
106-Çiftçi Hasan oğlu Rasim 30.12.1923
107-Çiftçi Hasan oğlu Salih 30.12.1923
108-Çiftçi Hasan oğlu Kazım 30.12.1923
109-Çiftçi Ahmet oğlu Hüseyin 30.12.1923
110-Çiftçi Feyzi oğlu Salih 30.12.1923
111-Çiftçi Hasan oğlu Muharrem 30.12.1923
112-Çiftçi Bekir çocukları Ömer, Hızır ve Sıdıka 30.12.1923
113-Çiftçi Salih oğlu Ramazan 30.12.1923
114-Çiftçi Ali oğlu Abdurrahman 30.12.1923
115-Çiftçi Timur kızı ve Mehmet eşi Fatma 30.12.1923
116-Çiftçi Hacı Bayram oğlu Mehmet 30.12.1923
117-Çiftçi Bayram oğlu Mustafa 30.12.1923
118-Çiftçi Ali oğlu Ömer 30.12.1923
119-Çiftçi Hüseyin oğlu Mahmut 30.12.1923
120-Çiftçi Salih oğlu Mehmet 30.12.1923
121-Çiftçi Ahmet oğlu Recep 30.12.1923
122-Çiftçi Dereli Hüseyin oğlu İzzet 30.12.1923
123-Çiftçi Hüseyin oğlu Halil 30.12.1923
124-Çiftçi Halil oğlu Timur 30.12.1923
125-Çiftçi İbrahim eşi Hanife ve çocukları Mustafa,Mahmut,Recep ve Salih 30.12.1923
126-Çiftçi Salih oğlu Feyzi 30.12.1923
127-Çiftçi Ali oğlu Salih 30.12.1923
128-Çiftçi Salih oğlu Mustafa 30.12.1923
129-Çiftçi Salih oğlu Recep 30.12.1923
130-Recep kızı Hatice 30.12.1923
131-Çiftçi Ahmet oğlu Mehmet 30.12.1923
132-Çiftçi Hasan oğlu Salih 30.12.1923
133-Çiftçi Ahmet oğlu Mehmet 30.12.1923
134-Çiftçi Mehmet oğlu Üzeyir 30.12.1923
135-Çiftçi Ramazan oğlu Mustafa 30.12.1923
136-Çiftçi Ramazan kızı Fatma 30.12.1923
137-Çiftçi Hamdi oğlu Mustafa 30.12.1923
138-Çiftçi Recep oğlu İbrahim 30.12.1923
139-Çiftçi Hüseyin oğlu Şaban 30.12.1923
140-Çiftçi Hasan oğlu Mustafa 30.12.1923
141-Çiftçi Salih oğlu Hüseyin 30.12.1923
142-Çiftçi Salih oğlu Hasan 30.12.1923
143-Çiftçi İbrahim oğlu Bayram 30.12.1923
144-Çiftçi Hasan oğlu Nuri 30.12.1923
145-Çiftçi Hasan oğlu Musa 30.12.1923
146-Çiftçi Osman oğlu Kerim 30.12.1923
147-Çiftçi Ahmet oğlu Salih 30.12.1923
148-Değirmenci Hüseyin oğlu Hamza 30.12.1923
149-Değirmenci Hüseyin oğlu Seyfullah 30.12.1923
150-Çiftçi Salih oğlu Hasan 30.12.1923
151-Çiftçi Halil oğlu Kadri 30.12.1923
152-Çiftçi Salih oğlu İskender  30.12.1923
153-Çiftçi İbrahim oğlu Süleyman 30.12.1923
154-Çiftçi Ahmet oğlu Aşir 30.12.1923
155-Çiftçi Ahmet oğlu Hasan 30.12.1923
156-Çiftçi Hasan oğlu Mustafa 30.12.1923
157-Çiftçi Süleyman oğlu Mustafa 30.12.1923
158-Çiftçi Kadri oğlu Mahmut 30.12.1923
159-Çiftçi Selim kızı ve Hüseyin eşi Hatice 30.12.1923
160-Çiftçi Ahmet oğlu İsmail 30.12.1923
161-Çiftçi Zeynel oğlu Ramazan 30.12.1923
162-Çiftçi Hasan oplu Rasim ve annesi Emine 30.12.1923
163-Marangoz Demir oğlu Mehmet 16.01.1924
164-Hüseyin oğlu Ali 16.01.1924
165-Tekirdağ ili Barbaros nahiyesinde iskan edilen Çiftçi Veli oğlu Ali 28.01.1925
166-Selanik vilayeti Langaza kazası Sarı yar köyü Camii Vakfına ait tasfiye talepnamesi 30.12.1923


  

20 Şubat 2019 Çarşamba

1902 YILINDA SELANİK SALNAMESİNDE LANGAZA KAZASI.....


SELANİK




Selam
Salnameler; içinde dönemin takviminin de yer aldığı  Osmanlı klasik döneminin resmi yıllıklarıdır. Devlet salnamelerinde merkezi idarenin yanı sıra vilayetlerdeki idari yapılar,yöneticilerinin isimleri, tarihi yapılar, coğrafi bilgiler, okul, matbaa, kütüphanelerin isimleri, nüfusu gibi bilgiler bulunmaktadır. O tarihlerdeki durumu bizim için aydınlatan değerli kaynaklardır. Selaniğe ait 1320 (1902) yılına bu salname maiyyet memurlarından Halil Rifat bey tarafından hazırlanmıştır. Selanik vilayetinin ilk salnamesi Hicri 1287 (m.1870) yılında hazırlanmıştır. Aşağıdaki bilgileri aldığım salname, Selanik için hazırlanan 17 nci salnamedir. Bu salnamede dahil olmak üzere Selanik için toplam 20 salname hazırlanmıştır. 
"Her alanda çok zengin ve eşsiz bilgiler sunan bu salnamenin  içine girerek o dönemin Selanik vilayetinde bir gezintiye çıkmak idarecisi askeri muallimi, öğrencisi, tüccarı halkla tanışık olmak tarihi mekanları ziyaret etmek iklim ve doğasını bilip havasını teneffüs etmek çarşısında alışveriş yapmak kısaca oradaki yaşamı tahayyül etmek mümkündür" der Salnameyi çeviren Sayın Hatice Oruç.....


Aşağıda  okuyacağınız yazı  1902 yılında Langaza yı anlatıyor. Keyifli okumalar......

SELANİK


MERKEZ KAZA HAKKINDA BİLGİ
Langaza kasabası, hicri takvime göre 302, miladi takvime göre 1886 senesinde merkez kaza olarak kayıtlara geçmiştir. Langaza kasabasında  464 hanede 1716 kişi yaşamaktadır. Kazaya bağlı köylerde ise 9742 hanede 48121 nüfusu vardır ki; 5831 hanede 30097 nüfus İslâm, 271 hane 1328 nüfus İslâm kıptisi, 3155 hanede 14578 nüfus Rum ve 20 hanede 71 nüfus Rum kıptisi, 465 hanede 2057 nüfus Bulgar mezhebindendir. 
Langaza kasabasında 1 cami, 1 mescid ve 30 kadar talebesi olan bir medrese, İkisi müslim, ikisi gayrimüslim kız ve erkeklerin gittiği okul ile 1 kilise, 1 havra, 175 dükkan, 16 han, 12 fırın, 1 buharlı dakik fabrikası bulunmaktadır.  Langaza Belediyesinin 1 aded tulumbası, lüzumu kadar kova, kanca ve balta gibi alet edevatı ile 25 nefer tulumbacısı, 2 adet temizlik arabası ve 2 nefer süpürgecisi vardır. Langaza'nın içinde çeşme yoksa da, her hanede pınar ve kasabanın etrafındaki sebze bahçelerinde  tatlı su kuyuları bulunmaktadır. 
Salnamede kasabaya 20 dakika mesafedeki kaplıcaların suyunun emsalsiz olarak anlatılıyor. Kaplıcalar birbirlerine 15 metre uzaklıktaymış. İkisinin suyu sıcak, birisini suyu gayet soğukmuş. Sıcak sulardan birisinde kükürt, diğerinde altın, civa, çelik ile az miktarda kükürt madeni olduğu erbâb-ı fen tarafından tecrübe edilerek anlaşılmıştır. 
Bu sıcak suların 32 C'de sıcaklığı olup, kükürtlü suyun cildiye hastalığına, diğerinin ise romatizmaya tutulmuş hastalara iyi geldiği görülmüştür. Kasabadan Banya mahaline  doğru giden yola bu sene dahilinde dikilen söğüt ağaçları  tamamıyla yetişmiş olduğundan, fevkalade bir manzara oluşmuş, Banya civarındaki Belediye tarafından bir takım binalar ve kahvehane  gibi yerler yapıldığından ziyaretçilerin istirâhatı temin edilmiştir.


SELANİK


KAZADA YETİŞEN ÜRÜNLER, SANAYİSİ ve TİCARETİ
Salnamede Langaza kazası halkının genellikle çiftci olduklarından bahsediliyor. Langaza'da  7 demirci, 12 ekmekçi, 10 hancı, 1 marangoz, 1 saraç, 2 arabacı, 15 dülger, 5 kunduracı, 15 bakkal, 2 tenekeci, 5 basmacıdan ibaretmiş. Arazisi çok bereketli olup, senede 1'e 8 veya 10 oranında hasılat alınır. Kazanın bağları 100 bin dönüm sınırında olup, mahsulünden senede 400-500 bin kıyye şarap imal edilir.



SELANİK




Kasabada Salı günü kurulan pazarda her nevi eşya ve hayvanat satılırmış. Pazargâh karyesinde her sene ruz-ı hızır'ın elli ikinci günü Paşa panayırı adıyla bir hafta süren bir panayır kurulurmuş. Oraya her yerden tüccarlar gelip, satış yaparlarmış.


SELANİK


KAZANIN DOĞAL ÖRTÜSÜ
Kazanın birçok yerinde dereler bulunmaktadır. En büyüğü Langaza deresidir. Bu dere Langaza'ya 6 saat mesafede bulunan  Niyegovan dağlarından doğmaktadır. Dere Langaza ovasıyla Arıklı, Seraçlı ve Kavalar karyelerinin topraklarını sulayıp, Aya Vasil gölüne dökülmektedir. bu dere yazın kurumaktadır. Kazaya en yakın iskele Selanik şehridir. Ayrıca kazaya 12 saat uzaklıkta İstavroz çiftliğinde de bir iskele bulunmaktadır. Kazada biri Beşik diğeri Ayo Vasil olmak üzere 2 göl bulunmaktadır. Beşik gölünün bir ayağı da  İstavroz Katerin'de denize akmaktadır. Bu göllerden başka üç ufak göl daha bulunmaktadır. Bunlardan birisi Mavrova, diğeri Lance ve üçüncüsü Kargı göldür. Mavrova ve Lance göllerinin suyu acı olduğundan buralardan ne balık ne de saz çıkarılır.
Kargı gölden ise sadece saz çıkarılıp, Ademköy ve civarı köylerin ahalisi tarafından hasır yapılarak satılmaktadır.

                                                            Sevgilerimle




SELANİK



9 Ağustos 2018 Perşembe

GEZ DÜNYAYI, GÖR KONYA'YI.........



19.yüzyıldan kalma el yazması Kuran-ı Kerim 

  Karamanlıca  yazılmış "Kitab-ı Mukaddes" İncil  ile birlikte

Hoşgörünün başkenti Konya Sille müzesinden  herkese merhaba



19.YÜZYIL



Hafta sonu çok sevdiğimiz  Esra'nın düğünü için Konya'daydık. Geleneklere uygun ve eğlenceli  bir kına gecesi ve ertesi gün düğün pilavı ile Esra'mızı evlendirdik. Onlara mutluluklar diliyorum. Konya'da düğün yemekleri çok önemli...masaya sırayla düğün çorbası, etli pilav, safranlı bulgur pilavı, fıstıklı irmik helvası, zerde, bamya çorbası geliyor. Siz -tamam artık yeter- diyene kadar bu yemek döngüsü devam ediyor. Aile sevilen bir aile.....O gün düğün yemeğine yaklaşık 4000 kişi katılmış. Bu kadar insanı ağırlamak büyük bir organizasyon gerektiriyor. Konya bu işi başarmış.

Yıllar önce  eşimin işi nedeniyle bir dönem Konya'da yaşadık. 2000' li yılların başıydı  ve Konya yeni yeni büyümeye başlamıştı..Kiralık ev bulmak çok zordu. İnşaat sektörü henüz gelişmemişti. Biz zar zor Meram'da bir ev bulduk. Kirasını "mark" la ödüyorduk." -Mark- Euro'ya geçmeden önce ki Almanların para biriminin adı......" Kiralık evler o kadar kıymetliydi yani.......

Ankara'dan sonra Konya'ya çok zor seveceğimi düşünmüştüm fakat öyle olmadı. Her şeyden önce  çok şey paylaştığımız kıymetli dostluklarımız oldu. Şu hayatta bu durumu yaşayabilmek  paha biçilmez bir şey..... Küçük şehirlerde yaşamanın çok farklı avantajları var. Hemen hemen herkesi tanıyorsunuz bir kere...yavaş akışlı bir hayata başlıyorsunuz bu da sizi sakinleştiriyor, yavaşlatıyor. Zaman tasarruf etmeye başlıyorsunuz, gideceğiniz yerler birbirine çok yakın oluyor.Trafik problemi yok, ucuz, köy üretimi birçok sebze ve meyveye ulaşmak , sağlıklı beslenmek çok kolay...gezecek tanıyacak bir sürü tarihi eser oluyor, şehre özel mutfak kültürünü tanıyorsunuz ki; bence Konya mutfağı  bu konuda  açık ara önde....Artık herkesin bildiği Etli ekmek, Mevlânâ börek demeyeceğim. Minik minik bamyalardan yapılan Bamya çorbasını önereceğim mesela :) ya da hamuru kaymakla açılan saç arası tatlısı diyeceğim. Tandır'ı  biz orada yaşarken, çarşıda sadece  3-4 masası olan  Hacı Şükrü'de  yerdik. O kadar lezzetli olurdu ki;  saat 12.00 de biterdi. Artık Hacı Şükrü'de işini büyütmüş, günün her vakti  tandır bulabiliyorsunuz. Ayrıca Tirit'i ve tandır böreğini de mutlaka tatmalısınız. 

Konya'da her sıkıldığımda koştuğum, bahçesine oturup dertleştiğim ve huzur bulduğum Mevlana var, Şems-i Tebrizi, Ateş bazı Türbesi var. Şehrin içinde gezerken, her yerinde anılarım, yaşanmışlıklarım olduğunu düşünüyordum ki  Sille'yi görene kadar........





Konya'da  yaşarken Sille'ye bir kez gitmiştik. Bir baraj vardı, etrafında hiçbir tesis  yoktu. Vasat bir yer olarak hatırlıyorum. Ama bu hafta gördüğüm Sille bambaşka bir yerdi. Restorasyonu tamamlanmış evler, camiler, kiliseler ve hamam....Sille kafeteryaları, sanat galerileri, müzesi ile gerçekten Konya'ya gittiğinizde görülmeye değer yerlerden biri haline gelmiş. İki dağın arasında, bir vadiye kurulmuş. Konya'ya 8 km uzaklıkta...Barışın ve hoşgörünün sembolü olan Konya'nın Sille ilçesinde  yıllarca Hırıstiyanlar ve Müslümanlar kardeşçe yaşamış. Sille'nin  tarihi 5000 yıl öncesine kadar dayanıyor. Mübadele de Sille'den gönderilen Rumların yerine,  Selanik Kozana, Langaza'dan yaklaşık 600 kişi gelip yerleştirilmiş. Çömlekçilik, mum yapımı, halı dokuma  günümüze kadar gelen zanaatlardan......
Şimdi Sille'yi adım adım size gezdirmek istiyorum......  



Sille'nin en önemli eserlerinden biri olan Aya Elenia kilisesi  İstanbul - Kudüs arası haç yolu üzerinde kaldığı için köye gelen  ilk hırıstiyanlardan olan Bizans Kralı Constantin'in annesi Helena tarafından MS 327 yılında yaptırılmış.


KARAMANLI ORTODOKSLAR

Sonraki yıllarda bakımsızlıktan yıpranan kiliseyi Osmanlı padişahı ll .Mahmut 1833 yılında tamir ettirir. Bu olayla ilgili olarak Karamanlıca onarım kitabesi  kilise kapısının üzerinde asılıdır. (Karamanlıca; Yunan harfleri ile Türkçe yazmaktır. Ayrıca Sille halkı Grekçe'nin Sille lehçesini kullanırlarmış.)
Onarımdan sonra tekrar eski görkemli günlerine dönen kilise, 1924 yılında gerçekleşen mübadele sonucu kaderine terk edilir. Birkaç yıl önce tekrar restore edilen kilise müze olarak hizmet veriyor. Darısı Yunanistan'da ki Camilerin restorasyonuna diyelim bizde....

AYA ELENİA KİLİSESİ














Aya Elenia Kilisesinde küçük bir org da sergileniyor. Nüfus mübadelesi sırasına bir Rum aile tarafından Sille Nahiye Müdürü Mehmet Sudi Oğlakçı'ya emanet edilmiş.Yapım yılı 1882 olan bu org tekrar onarımdan geçirilerek kiliseye yerleştirilmiş. Org un kilise ayinleri sırasında kullanıldığı düşünülmekteymiş.











Kayalara oyulan mabetler akşamları ışıklandırılıyor.


Dere kıyısında kurulan kafeteryalar kahvaltı yapmak için çok güzel.....




İlçenin içindeki restorasyonlar hızla devam ediyor. 








"Kafe Kozana" tabelası bizi aldı şöyle bir Selaniğe götürdü, getirdi.........Sahibi Kozanalıymış......Zamanım olsa uzun uzun orada oturup konuşmak isterdim......Bir daha ki sefere artık....

KOZANA


Ve Sille Müzesi..








Girişte bizi Kisve-i Şerif karşıladı. Kabe'nin iç mekân örtüsü...Restorasyon sırasında Sille'de bulunan Çay Camii'nin müştemilatında bulunmuş. Burada sergilenmeye başlanmış.. 


Sille'de bulunan Şeytan Köprüsünün maketi

1950'li yıllarda Sille'de 16 atölyede 150 çömlek ustası faaliyet göstermekteymiş. Sille çömlek atölyeleri, toprak kap, tuğla ve kiremit imalatında Orta Anadolu'nun en önde gelen merkeziymiş. Ama şu anda Sille'de sadece 1 tane usta kalmış. 


Aynı zamanda 1905 yılında  Sille halı dokumada ihracat yapar durumdaymış. O döneme ait bir haber şöyle:
"Sille'de yirmi otuz  kadar halı tezgahında ihracata elverişli halılar üretiliyordu.Güzel ve nefis bu halıların arşını üç mecidiyeden bir liraya kadar satılıyordu." diyor.

Ayrıca  Silleli taş ustaları da  çok meşhurmuş....




















Mum ve şamdan yapımında da lider durumdaymış.






Müzenin duvarlarında Sille'nin çeşitli âdetlerinden bahsediliyor.
Barana; Sille kültüründe yaban hayatı adı verilen ve Hıdırellez'de gidip, Kasım ayında eve dönen, uzun süre birbirinden ayrı kalan Silleliler, kışın bir araya gelerek arkadaş hasreti giderdiği gruptur.Aynı yaş grubundan arkadaşlar, her gün birinin evinde toplanarak  sohbet ederler, musîkî icra ederlermiş.


Geregi; Sille'de gereğiler zamanında gayrimüslim ahalinin de katıldığı büyük şenlikler ve eğlenceler düzenlenirdi. Geregi  adı verilen, her yıl Ağustos ayının 3.haftası başlayan ve bir ay süreyle devam eden merasimlerde, pazar günleri aşağı bağlara, perşembe günleri de yukarı bağlara gidilerek eğlenceler düzenlenirmiş.



İlçenin girişindeki Ak hamam restore edildikten sonra Sille Halk Kültürü Müzesine dönüştürülmüş. Ama zaman darlığından gezemedim. 

Sille çok güzel restore edilmiş. İlçenin her yerinde sanat, kültür ile içiçe geçmiş. Selçuklu Belediyesini kutlamak lâzım...Adım adım Sille gezimizi beğendiğinizi umuyorum. Sevgilerimle...... 



BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...