LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Kasım 2016 Cuma

SAKIZ ADASI SAKİNLERİ -8-

Selam

Bu akşam yayınlayacağım tasfiye talepnamesi;  12.12.1925 tarihli  Sakız livası Torloto mahallesinden gelip, İzmir ili Orhaniye mahallesinde iskan edilen Osman kızı Zihniye'ye ait
                                                                                                                                                                                   Sevgilerimle



SAKIZ ADASINDAN GELENLER




22 Kasım 2016 Salı

DRAMA'DAN BİR MÜBADELE HİKAYESİ......



MUBADELE

Selam
Nazan hanım dik duruşlu tam bir Rumeli kadını...aile hikayesini yazmasını istediğimde Olmaz! yazamam dedi. Sabırla bekledim ve yeğeninin hatırına yazdı sonunda.....teşekkürler Nazan hanımcım...sizi seviyorum.



"Biz Padişah Bedduası aldık evladım derdi nenem,Bulgar gitti Yunan geldi, Yunan gitti Alman geldi , halı gibi çiğnendik" derdi. Rumeliden gönderilen Hareket ordusu tarafından tahtından indirilen Sultan ikinci Abdülhamit Selaniğe sürgüne giderken Drama halkı tren istasyonuna dökülerek teneke çalmış ,bundan çok müteessir olan sultan “İnşallah sürünürsünüz !” diye beddua etmiş. Hikaye böyle......

 Hareket Ordusu’da nenem Naciye hanımın iki ağabeyi de var. İsmail ve Ali İhsan ağabeyleri İstanbul dönüşü küçük kız kardeşlerine bir oyuncak bebek getirmişler. Üç yıla kalmadan patlayan Balkan savaşında o iki ağabey Arnavutlar tarafından şehit edilmiş. İki kardeşin acı haberi bir bayram gününde gelmiş. Anneleri kederinden kırk gün yememiş içmemiş ama şişmanlamış , halk arasında buna gam eti denir. Şehitlerin babası olan dedemiz delikanlı oğulları cepheye giderken “ölmek var , dönmek yok oğlum !” dediği için kaçmayıp şehit olmuşlar.
 Bulgar; Drama varoşlarına dayandığında, yaşlı baba bile eline tüfek alıp savunmaya gitmiş , altı saat süreyle. Bakmışlar olacak gibi değil çoluk çocuğu alıp daha emniyetli olduğunu düşündükleri bir köye kaçmışlar , bir eşeğin ( veya katırın) bir küfesine nenem bir küfesine küçük ağabeyi bindirilmiş Dedemiz Ahmet ağa hayırseverliği ile bilinen bir adam olduğu için Bulgarların elinden kurtulmuşlar . Mübadil torunu hemşerilerden bir arkadaşım, Bulgarların, babasının dört amcasını bahçede gül ağaçlarını altında boğazladığını anlatmıştı. Benzer hikâyeler çoktur.
 Bir süre sonra köylerden şehre geri dönüş başlamış, geldiklerinde yol üzerinde olan üst katı havuzlu evlerini Bulgarlar tarafından talan edilmiş , adeta çırılçıplak bırakılmış halde bulmuşlar. Birleşmiş milletlerden yardım gelene kadar, kırk gün tuzsuz kaçamak yemek zorunda kalmışlar, bu yemek mısır unundan yapılan bir Rumeli yemeğidir, ama bizim evde hiç pişirilmemiştir. Herhalde o acı günleri hatırlamamak için olsa gerek.... Dramada açlık var, çingene nüfus hep açlıktan ölmüş Bu savaşlarda inanılması güç  hümanizma hikayeleri vardır,Bir gün bir Bulgar Subayı eve gelmiş, Sofyaya gideceğim , giderken anneme baklava götürmek istiyorum bana iki tepsi baklava yapın demiş ve un,şeker,yağ bırakıp gitmiş. Akrabamızdan hacı nine adlı bir baklava ustası yaşlı hanım çağırılmış ve Bulgar subayın istediği iki tepsi kendine teslim edilmiş, subay bu tepsinin biri de sizin diyerek çıkıp gitmiş. Bulgar işgali 11 ay sürmüş, sonrası İkinci Balkan savaşına denk geliyor , Yunanlılar Bulgarları kovmuş , . “Karatabanlı Bulgar “ derdi nenem , kaçarken ağaçları bile söktü öyle kaçtı ! Yunanlı gelince bizimkiler evlerine kapanmış , Yunan Subayları sokak sokak gezip, “ Çıkın kardeşlerim , biz insansız bahçeyi ne yapalım ? “ diyerek halkı ikna etmeye çalışmışlar. Yavaş yavaş insanlar dışarı çıkmaya işlerine koyulmaya başlamış. Drama halkının büyük çoğunluğu Türk, Bulgar ve Ulahlardan oluşmuş.Ulahlar, Romanya ile kereste ticareti yaparmış, Yunan azınlık çok az, bir tek Rum mahallesi var( Ulahlar bazı belgesellerde göçebe çobanlar olarak tanıtılıyor ama pek öyle değil.Manastırda o zaman zengin bir Ulah nüfusu var. Yunanistan şimdilerde Ulahları ya öldürerek ya kaçırtarak bitirmiş) Köylerde Müslüman Pomaklar ve sanıyorum bir de Türkçe konuşan Rumlar var, 

Resmi tarih kitaplarının yazamadığı muhtemelen sansür etmekte fayda gördüğü şöyle bir durum daha var.Bir süre sonra Yunan askeri de çekip gitmiş bir sebeble.....ailenin en küçük oğlu çocuk yaşta olmasına rağmen askere alınmış.Askere alan kim?  Osmanlı ordursu.....Yani biz Birinci Dünya Savaşında resmen oradayız ve orduya asker veriyoruz. Sözde müttefik Almanların askeri de bir süre Drama'da bulunmuş, Varvara çayında yüzerlermiş. Annanem bir mahallenin delikanlısını "Çanakkale yedi" derdi.Kızlar genç nüfusun kırılmasından dolayı Rumeli geleneğinde hiç olmadığı şekilde yaşlı dul erkeklerle evlendirilmeye başlanmış.
Küçük abi bir süre sonra askerden hastalanarak gelmiş.Babası Ahmet ağa bedel vermiş.Hastalık verem..... Rumeli'de o zaman hayli yaygın, savaştan sağ dönen gençleri de verem alıp götürmüş.
Bir süre sonra büyük dede Ahmet ağa'da ölmüş. Evladlarımı Türk toprağına bir çıkarabilsem diye diye....Biraz iyileşen küçük oğul evlendirilmiş, bir oğlu olmuş ama nafile.....sonunda o da hastalığa teslim olmuş. Arkadan bebekte ölmüş yaslı gelin baba evine geri dönmüş. Bu gelin hanım yıllar sonra İzmir'e, yanında genç bir subayla Samsun'dan çıkıp gelmiş. İkinci eşinden olan oğlu ile onlarda Samsun'a yerleştirilmiş.
Atilla İlhan "Daha Rumeli'nin hikayesi yazılmadı" demişti. O romanlar yazılmalı, şimdilik yazılanlar giden Rumlara ah-u-vah eden romanlar sadece..."Gelenlerin dramını anlatan yok, gidenlere ise; neredeyse Kerbela ağıtları yakılacak" demişti genç tarihçi Osman Karatay.........Bunları yazıyorum ama bir yandan da gözlerimi siliyorum....Bana yazsana diyen yeğenimin hatırı için.......
Büyük dede öldüğü sırada Yunanlılar tekrar gelmiş.Bu dönem anlaşılan Mondros Mütarekesinden sonraki dönem olmalı......
Derken Yunan Hükümeti evlere Türkiye'den gelen Rumları yerleştirmeye başlamış. Bizim eve de Çorlu'dan ya da Çatalca'dan  şimdi tam hatırlayamıyorum bir aile yerleştirilmiş.Bir anne iki kızı ve damadı....Bu arada annane tekrar evlendirilmiş.Tesadüf bu ya...damat beyde verem hastasıymış ve Nazan hanım'ın dayısının doğumundan 13 gün sonra vefat etmiş.Bebeğin doğum tarihi İzmir alındıktan 6 ay sonrasıymış. (Eski usulde tarih düşme) Evde ki davetsiz misafirlerin damadı Niko acıdan sütü kesilen Naciye nene için kapı kapı dolaşıp süt aramış. Niko; Amerika'da büyümüş çok efendi bir Yunanlıymış. Hanımı Kiryakisa'da öyle.....Bizim Naciye nene ile çok iyi anlaşmışlar.Bu 1,5 yıllık ortak hayatta aile hem Türkçe hem de Yunanca konuşarak anlaşmış. Gelelim diğer küçük kıza.....tam bir edepsiz...Naciye nenenin dizdiği tütünleri çalıp,satmış.Düşünün bir yetim oğlancık ile anasının bir yıllık geçim parasını......Naciye nene gidip kızı Yunan Komutana şikayet etmiş ama ne olmuş? Sormak aklımıza bile gelmemiş :) O yıllarda çocuk ya da genç olduğumuz için masal gibi dinlenlerdik anlatılanları..Şimdi bütün mübadil torunları hepimiz pişmanız. Evin küçük kızının hakaretleri de ayrıdır. O sırada Anadolu'da savaş sürmektedir. Yunan basına sansür uygulamakta, haber alınamamaktadır. Evin küçük kızı Naciye neneyi sürekli taciz etmektedir: "Kör Kemal'i yakaladık,kör Kemal'i getiriyorlar"Naciye nene her gün bir haber alabilir umuduyla tren istasyonuna gelir, gelenlere bakar canı sıkkın geri dönermiş."Bugün de gelmedi bizi kurtarmaya" diye düşünen ailenin her gün yürekleri ağızlarına gelmekteymiş. Derken! Trenler Kemal'i değil ama vagonlar dolusu yaralı Yunan askerlerini taşımaya başlayınca bizimkiler bozgun olduğunu anlamış.
Zaten Drama'da direniş vardır. Yunan her akşam iftar vakti insanları kurşuna dizmektedir. Sonradan Akhisar'a iskân edilen elbiseci ( hazır giyimci) Hüseyinler ailesi bu direnişin içinde olanlardır. Nenemin bana anlattıkları yıllar sonra okuduğum komitacı Yüzbaşı Fuat Balkan'ın hatıraları ile çok uyuşmaktadır. "Fuat Balkan'ın anıları" ikinci defa basılmıştır.İsteyen kitapçılarda bulabilir.
Nenem Yunana "yaygaracı kafir" derdi."yaygaracı kafirler korkaktır!"Geceleri sabahlara kadar kralcılarla, Venizeloscuların sokak kavgaları yaptıklarını anlatırdı. Zito Konstantino! Zito Venizelos! yaygaraları ile.......
Mübadele haberleri gelince evdeki davetsiz misafirlerin küçük kızı hakaretlerin dozunu iyice arttırmıştır."Siz Türkiye'ye gidince aç kalacaksınız, orada o....k yapacaksınız"şeklinde çirkin konuşmalar, kızın annesini çok üzmektedir.Türkçe olarak neneme "Allah hayır versin bu kıza" demektedir.
Neticede mübadele olmuş bizim üç kişilik aile gemi ile İzmir'e gelmiş. (Hangi vapurla,nereden binmişler? hiç bilmiyoruz.) Sanırım Urla'da karantina da beklemişler.Herkes yavaş yavaş dağılmış,bizimkiler sona kalmış.Kendilerine teklif edilen yerlere korkudan gidememişler, İzmir'in Bayraklı'sını  çok uzak bir yer sanmışlar.Başlarında erkek yoktur, en sonunda İzmir'in Alsancak (eski adı Punta) semtinde bahçesiz, 1,5 katlı sakız biçimi metruk bir Rum evine yerleşmişler. Drama'da Rum mahallesinden geçerken "bahçesiz ev nasıl olur?" diye alay ederken, havuzlu Türk konağından bahçesiz Rum evine tıkılan, yerli-köklü tütün çiftçisi bir Dramalı aile ve hayatta kalanları, genç bir anne, yaşlı anası ve 1,5 yaşında yetim bir oğlancık....Nasıl? Sultan Abdülhamit'in bedduası tutmuş mu? Herşeyden önce ağır bir statü kaybı...Çünkü koskoca Ağa kızı Naciye hanım -hazıra hazine dayanmaz hesabı- bir müddet sonra mahalledeki diğer hemşehri kızları ve gelinleri gibi incir işletmesine çuval dikim işçisi olarak girip çalışmaya başlamış.
MUBADIL
 Balkan Savaşı öncesi Aydın'a göçmüş,Yunan işgalinde eniştesi yerli Rumlar tarafından katledilince Demirci Efe çetesine katılıp savaşmış hemşerilerden dedemle evleninceye kadar İncir İşletmesinde işçi olarak çalışmayı sürdürmüş.Birçok mübadil aile de aynı şekilde malının karşılığını alamayarak , aynı kaderi paylaşmıştır.Dedemin hayatı ise ayrı ibretlik hikayedir.Harekat Ordusunun Drama'dan kalkan kolu büyük dedemizin konağında toplanmış.Kur'an ve tabanca üzerine yemin edilmiş (Tam bir ittihatçı ritüeli olduğu aşikar.). Dede gönüllülere masraflara katılmak için bir çekmece dolusu altın vermiş.Dedem İzmir'in kurtuluşunda bir Rum'u öldürmüş.Adam"Yapma vire Sami bütün altınlarım senin olsun!" diye yalvarıyormuş.Sami neler gördüyse artık bu işi yapmış,ölmeden bir hafta öncede kendisine nasıl bir yük olduysa durmadan bu olayı sayıklamış.Aslında kimseye kıyacak biri değil,hayırseverliğiyle tanınmış bir ağa çocuğu,içki de içmiş ama her Ramazan Ayında fahri müezzinlik yapmış bir gönül Müslümanı.....Rumeli ağalığı da şimdiki güneydoğu ağalığından çok farklı.



MUBADELE



17 Kasım 2016 Perşembe

SAKIZ ADASI SAKİNLERİ -7-


Günaydın
gururlu insanlar
Fotoğraflara baktığın zaman gördüğün nedir diye sorsanız...gurur derim..Başı dimdik, boyun eğmeyen, gururlu, aç kalsa da kimseye müdana etmeyen ve vatanını çok seven Türk insanları diye eklerim...  
Bugün tarihin tozlu sayfalarından bize seslenen Sakız livasından gelip, İzmir ili Bayraklı Mahallesinde iskan edilen Süleyman oğlu Ahmet Saffet.....
21.07.1925 tarihli tasfiye talepnamesinin numarası 130-16-13-2/35-257-9
                                                                                                         Sevgilerimle



SAKIZ ADASI




TASFİYE TALEPNAMESİ

SAKIZ ADASI

16 Kasım 2016 Çarşamba

KOZANA SİNEKLİ-MELİSİA ΜΕΛΙΣΙΑ KÖYÜ 1915 SEÇMEN LİSTELERİ


RUMELİ

Selam
Mübadeleyi ve Mübadilleri anlatmaya devam edelim.......

Mübadiller iskan tarihlerinden itibaren iki sene müddetle her türlü mali vergiden, hukuk işlemlerinden alınmakta olan rüsumden ve belediye rüsumlerinden muaf tutulmuşlardı.
İskan gören her aileye sosyal konumları, nüfusu ve işlerine göre bir ev ile vasati 70 dönüm hububat arazisi veya 10 dönüm tütün tarlası yahut 8 dönüm bağ veya 120 zeytin ağacı yahut bir dükkan verilmişti.
Hükümet 30 Nisan 1924 tarihli genelgesi ile şehir ve kasabalarda yerleştirilen esnaf ve sanatkarların mesleklerini icra ettirebilmeleri için herhangi bir kira alınmaksızın geçici olarak dükkan, fırın veya imalathane gibi yerler verilmesini kararlaştırdı.

18 Ekim 1912 tarihinden sonra Yunanistan'ı terk edenler ile Yunanistan'da oturan Müslümanlardan olup, 1 Mayıs 1923 tarihinden sonra zorunlu göçe tabi tutulan kişiler "mübadil" olarak adlandırılmıştır. Mübadiller iskan şekillerine göre ikiye ayrılmışlardır.
a) İstihkaksız mübadil : Yunanistan ahalisinden olup, Türkiye'ye gelenlere denir. Bu kişiler 781 sayılı Kanun ile 716 sayılı Borçlanma Kanununa göre arazi almışlardır.

b) İstihkaklı mübadil : Yunanistan'da terk ettikleri mallarına karşılık kendilerine Muhtelit Mübadele Komisyonunca tasfiye talepnamesi verilmiş olanlar "istihkaklı mübadil" olarak kabul edilir. 

Nedim Şener'in " Mübadele ve Samsun" adlı kitabından alınmıştır.

Bugün yayınlayacağım köy Sinekli-Melisia..
                                                                          Sevgilerimle


SİNEKLİ-MELİSİA





SIRA NO
ADI
LAKABI
BABA ADI
DOĞUM TARİHİ
İŞİ
5668
Ali Rıza
Topal Hocalar
Suliman
1882
İmam
5669
Abdi
Koca  İbraim
Resul
1862
Çiftçi
5670
Amet
Topal Hocalar
Yusuf
1877
Çiftçi
5671
Abduraim
Topal Hocalar
Musa
1880
Çiftçi
5672
Ali
Koca Ahmet
Sali
1889
Çiftçi
5673
Arslan
Koca Ahmet
Hasan
1870
Çiftçi
5674
Edin***
Topal Hocalar
Temur
1873
Çiftçi
5675
Amet
Kuri
Sali
1889
Çiftçi
5676
Amet
Koca İslam
Halil
1854
Çiftçi
5677
Arun
Hitirlar
Yusuf
1876
Çiftçi
5678
Arslan
Topal Bekir
Mestan
1883
Çiftçi
5679
Veisel
Hitirlar
Fetta
1878
Çiftçi
5680
Yaya***
Topal Hocalar
Suliman
1884
Çiftçi
5681
Elmas
Koca Ahmet
Mumin
1877
Çiftçi
5682
Elmas
Topal Hocalar
Suliman
1887
Çiftçi
5683
Zulfikar
Koca İslam
Amet
1892
Çiftçi
5684
İsein
Topal Hocalar
Sali
1886
Çiftçi
5685
İbraim
Koca İbraim
Resul
1872
Çiftçi
5686
İsa
İlias
Abedin
1872
Çiftçi
5687
İsein
Topal Hocalar
Musa
1892
Çiftçi
5688
İbraim
Topal Hocalar
Musa
1875
Çiftçi
5689
İdris
Topal Hocalar
Musa
1893
Çiftçi
5690
İsmail
Topal Hocalar
Sali
1879
Çiftçi
5691
İsein
Koca Suliman
Suliman
1872
Çiftçi
5692
İzet
Koca Suliman
Suliman
1874
Çiftçi
5693
İsmail
Hitirlar
Mümin
1878
Çiftçi
5694
İsein
Hitirlar
Mümin
1885
Çiftçi
5695
Kâmil
Kuru Ali
Mümin
1892
Çiftçi
5696
Mustafa
Topal Hocalar
Sali
1891
Çiftçi
5697
Mumin
Koca İbraim
Abdi
1883
Çiftçi
5698
Memet
Topal Hocalar
Yakup
1872
Çiftçi
5699
Memedali
Talip
Tair
1883
Çiftçi
5700
Murat
Talip
Mustafa
1868
Çiftçi
5701
Mustafa
Talip
Murat
1890
Çiftçi
5702
Memet
Talip
Talip
1879
Çiftçi
5703
Mustafa
Koca İslam
İslam
1875
Çiftçi
5704
Musa
Koca Suliman
Salih
1880
Çiftçi
5705
Mümin
Mola İsa
İsa
1888
Çiftçi
5706
Memet
Mola İsa
Cafer
1887
Çiftçi
5707
Nazif
Koca Bekir
Pekir
1883
Çiftçi
5708
Nazir
Koca Suliman
Sali
1886
Çiftçi
5709
Necip
Talip
Tair
1869
Çiftçi
5710
Necip
Kara Ahmet
Arslan
1889
Çiftçi
5711
Osman
Koca Suliman
Salih
1890
Çiftçi
5712
Rasim
Hitirlar
Yusuf
1880
Çiftçi
5713
Refat
Hitirlar
Feta
1889
Çiftçi
5714
Rusen
Hitirlar
Atem
1887
Çiftçi
5715
Raif
Kara Ahmet
Sadula
1889
Çiftçi
5716
Sali
Topal Hocalar
İsein
1864
Çiftçi
5717
Seit
Topal Hocalar
Sali
1888
Çiftçi
5718
Suliman
Topal Hocalar
Elmas
1852
Çiftçi
5719
Sali
Hiliaz
İdris
1892
Çiftçi
5720
Sali
Koca Ahmet
Ali
1857
Çiftçi
5721
Sadet
Koca Ahmet
Celil
1841
Çiftçi
5722
Salih
Koca Suliman
Sulüman
1858
Hoca
5723
Sebedin
Hitirlar
Atem
1889
Çiftçi
5724
Serfedin
Mula İsa
İssa
1886
Çiftçi
5725
Salim
Kara Ahmet
Osman
1888
Çiftçi
5726
Cemali
Hiliaz
İdris
1876
Çiftçi
5727
Celadin
Koca İslam
İslam
1873
Çiftçi
5728
Halil
Koca İslam
Amet
1889
Çiftçi
5729
Halit
Koca Suliman
Salih
1883
Çiftçi







GÜNCELLEME


4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitapta Kozana'ya bağlı 61 köyde yaşayan 5140 Türk-Müslüman-Erkek nüfusa ait bilgiler bulunmaktadır. O köylerden biri de Sinekli.......Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden veya 05386748294 nolu whatsapp hattından bana  ulaşmanız  yeterlidir. 
Memleketten-Vatana Sessizlerin Hikâyesi
1915 Yunanistan Kozana seçmen kayıtlarında Türk ve müslüman nüfusa ait bilgiler ve mübadele
adlı kitabımın arka kapak yazısıdır.

"Kimlik arayışına girdiğimde karşıma çıkan mübadele ve mübadillik idi. Konuyu araştırmaya başladıkça "mübadele bağlamında" tarihin sunulma ve anlaşılma biçimindeki yanlışlığı görmeye başladım. Çoğu mübadil torunu atalarının isimlerini bilmedikleri gibi, nereden geldiklerini, niçin geldiklerini de bilmiyorlar. Bu durum çocuklarımıza kültür aktarımı yapamadığımızın çok net bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.
Bir toplumun mensubu olmak, o toplumun oluşma sürecinde ortaya çıkan kültürünü taşımak yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Bireyler arasındaki zincir koptukça kültürsüz toplumlar ve kültürsüzleşme ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta kaybedilen Balkan savaşlarından sonra Yunanistan devleti sınırları içinde kaldığı için Yunan vatandaşı sayılan ve bu nedenle 1915 yılında yapılan Yunanistan genel seçimlerinde oy kullanan, Selanik Kozana eyaletine bağlı 61 köyde yaşayan 16 yaş üstü toplam 5140 Türk-erkek-müslüman nüfusa ait bilgiler ve lâkapları bulunmaktadır. Birçok Türk ailenin soyadlarının kaynağı bu lâkaplardır.

24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması kapsamında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan "Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol" gereği Rumeli'den Anadolu'ya gelen Türkiye'nin Yunanistan doğumlu yeni vatandaşları ülkelerinin ekonomik,siyasi ve kültürel biçimlendirilmesinde kilit taşı oldular"





BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...