8 Temmuz 2014 Salı

VODİNA-EDESSA


VODİNA ŞELALE

Vodina mübadeleden önce Selanik Sancağına bağlı bir kaza merkeziymiş. Halkın çoğunluğu genelde düz ovada kurulmuş köylerde yaşıyormuş.Yemyeşil bir merkez...Kaymak çalan dağlarının çevrelediği Karaca ova toprağı tabii ki sudan dolayı çok bereketli....Burada bir kez daha doğanın gücüne hayran kaldık...Suyun debisi çok güçlü...Çevresine verdiği serinlik harika...

Vodina'dan gönderilen yaklaşık 22.000 mübadil, Türkiye'ye getirildiklerinde Edirne,Şar köy,Bursa,Çeşme,İstanbul ve Gelibolu'ya yerleştirilmişler.Ne ka güzel...

Bizimkiler ise; Çorum, Niğde..... suya hasret yaşa.... Ne göl ne de nehir...:(


VODİNA ŞELALE

Şelalenin arkası 

Su hayattır diye boşa söylemiyorlar..
Gürül gürül bir şelale
Voda,Slav dillerinde su, Vodina ise; sular şehri anlamına geliyormuş.
Vodina'nın bir başka adı ise; Edessa...
Edessa ise Makedonca'da su anlamına geliyormuş.


GREEK SALAD

Şelalelerin yan tarafında Vodina Belediyesinin restoranı var.Oranın en meşhur yemeği olan güveçlerimizi ve greek salatamızı yedik. 

Greek salatanın özelliği domates,biber,salatalık ve soğan iri iri doğranıyor.Üzerine konulan büyük kesilmiş bir peynir parçası ile sunuluyor.


VODİNA GÜVECİ

Vodina güveci ise.....amanda aman yemede yanında yat gibi bir şey...bir lezzet bir lezzet...
Altında koca bir parça dana eti...Üzerinde de iri kesim bir patates,uzunlamasına kesilmiş patlıcanlar,kırmızı biber ve yine peynir ile birlikte getirildi.

Şahaneydi.Giderseniz eğer mutlaka Vodina güvecinin tadına bakın...

HEDİYELİK ALIŞVERİŞ


Yemekten sonra şelalelerin arka tarafında kalan hediyelik eşya dükkanlarından magnet ve akraba bileziklerimizi (Deriden... 15-20 tanesi bir arada satılan ince siyah  bileklik...Hira Melis bunlara akraba bileziği diyor.hepimize üçer beşer dağıttı...Hep takmamız gerekiyormuş. Aramızda ki bağı güçlendiriyormuş.) Tabii biz gelir gelmez çıkarttık. Aramızda en istikrarlı Sedat abim çıktı.(Solda ki) Dün akşam iftarda, hep beraber annemdeydik. Hala kolundaydı. Dayanamam....
ennnn akrabam benim.

http://www.lozanmubadilleri.org.tr/ ile yaptığımız Yunanistan gezimizin Vodina kısmı da  böyleydi. 

Şimdilik hoşçakalın...
                                                              Sevgilerimle






4 Temmuz 2014 Cuma

KAVALA- Καβάλα)


KAVALA

Kavala Kavala güzel Kavala......
 Eski sokaklarında avare avare gezmekten, kokusunu hissetmekten mutluluk duyduğum şehir..
Şehrin güzelinden anlayan  Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın kenti...Mehmet Ali Paşa'nın izleri her yerde...  

İMARET HOTEL


Yukarıdaki Mehmet Ali Paşa medresesi.... 
Şu anda  İmaret adı altına lüks bir otele dönüştürülmüş..
Mehmet Ali Paşa adına yaptırılan eserlerde,  bir kıvrım çok zarif bir şekilde ortaya çıkmış. Aynı zerafet annesinin mezar taşında da kendisini gösteriyor...Çok hoşuma gitti.
Bu eserleri yapan mimarın önünde saygıyla eğiliyorum.


SU KEMERLERİ

Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptırdığı, şehrin ortasında kalan
 su kemerleri 
 Kavala'nın imzası gibi


KAVALA GECE

Otel penceresinden su kemerlerinin gece görüntüsü


KAVALA KALESİ

Kavala kalesinin mahzeninin içindeki güzellik


GALAXY HOTEL
Evetttt şimdi size Kavala'nın en güzel kızını gösterip,  enn güzel otelini tanıtmak istiyorum.
Galaxy Otel 
4 yıldızlı yenilenmiş bir otel. Odaları tertemiz..ilk defa  kendi yatağım dışında bir yataktan belim ağrımadan kalktım. Odalarında halı yok.Bu benim için çok çok önemli. Çünkü halı kaplı odaların yeterince temizlenemeyeceğini düşünüyorum.Duvara monte edilmiş küçük bir ütü masası ve ütüsü var.Görünce sevindirik oldum..4 gündür linga linga gezip, her gece bir otelde konaklayınca artık  kıyafetlerim kırış buruş olmuştu.Hemen küçük çapta bir ütü işi yaptım...

 Yurt dışında öyle bizdeki gibi; açık büfe  iki kilometre kahvaltı masaları, serpme köy kahvaltıları, onlarca çeşit zeytin, peynir gibi ye ye bitmez  kahvaltılar yok. İki çeşit peynir,zeytin bulursan ne ala...Ama Galaxy Otelin kahvaltısı gayet güzeldi. Özellikle kaymaklı böreği....Ben bunu Yunanistan'a son yıllarda çok Türk gelmesine bağlıyorum.Biz 19 Mayıs tatilinde oradaydık...Otel de kalanların neredeyse tamamı Türk'tü. 
Bir de demleme çay yapsalar ohh ne ala memleket..olacak :)

KAVALA KALESİ

Kavala kalesinde öz çekim :)


KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA

Yunanistan'da heykelini gördüğüm tek Osmanlı paşası... Belli ki Yunanlılar tarafından çok seviliyor. Sokaklara ismi verilmiş, heykeli dikilmiş, evi müze haline getirilmiş, annesinin mezarı koruma altına alınmış bir Osmanlı paşası....

Kimilerine göre Osmanlı'ya isyan etmiş  hain Paşa, kimilerine göre ise; Mısır'da yaptığı reformlardan  dolayı 2.Mahmut'u bile etkilemiş Paşa...Ama şu bir gerçek ki çıkardığı isyanla Osmanlıyı bayağı uğraştırmış...
Bu durumun zamanın şartlarına göre değerlendirilmesi gerekiyor bilemiyorum artık...
Ama şu bir gerçek ki;  Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın şu an  Kavala'da bulunan ziyarete açık evinin  girişinde, Yunan-Mısır bayrakları dalgalanmakta...:(

Ayrıca bademli Kavala kurabiyeleri de çok leziz..

Kavala görülmesi gereken  güzel bir şehir..Tavsiye ederim. Herkese mutlu, sağlıklı hafta sonu diliyorum. 
                                                     Sevgilerimle





1 Temmuz 2014 Salı

HACI BAYRAM VELİ ÇİLEHANESİ

Bugün sizlere içinde bulunduğumuz Ramazan ayının güzelliğine uygun, her daim dolup taşan, yurdumuzun koruyucusu sayılan, Ankara'nın manevi lideri Hacı Bayram-ı Veli'den, özel izinle girdiğimiz çilehanesinden ve hayat görüşünden bahsetmek istiyorum. 

TÜRBELER

                            Hacı Bayram-ı Veli türbesi

HACI BAYRAM VELİ CAMİİ

 Hacı Bayram-ı Veli camisi İmparator Augustos'a adanmış Ogüst Mabedi'nin bitişiğinde yer alır. Hacı Bayram-ı Veli'nin dergahını koca Ankara ovasında yer yokmuşçasına gelmiş ve bir Roma mabedinin kalıntılarının yanı başına kurmuş. Ahmet Hamdi Tanpınar bir yazısında "........Hacı Bayram'ı, Roma kartalının  bu mermer yuvasında çilehanesini seçmeye götüren gizli tesadüf nedir? demiştir.


OGÜST MABEDİ

Sol tarafta Ogüst Mabedi

Hacı Bayram-ı Veli ziraatçılığın yanı sıra Ankara'nın zenginlerinden para ve mal toplayıp fakirlere dağıtırmış. Kaynaklara göre bu zekat ve sadaka  toplama işini, hem kendi hem de dervişleri yapıyormuş. Gaye dervişlerin kibrini, nefsaniyetini kırıp terbiye etmekle birlikte fakir ve ihtiyaç kimselerin sıkıntısını gidermekmiş.

Hacı Bayram-ı Veli hayatında en çok kadınlara,meczuplara ve köpeklere önem verirmiş.

Camiinin müezzinleri dediler ki; hala türbeyi en çok ziyaret eden kadınlarmış, her sabah ezanında köpek sürüleri caminin bahçesine gelirlermiş, meczuplar hiççç eksik olmazmış. 8-10 tane kadrolu meczubumuz var diyorlar. Hatta bir tanesi, Ankara'da ki hastanelerde bir kimsesiz öldüğünde, mutlaka haberi olurmuş gidip yıkar, kefenletir.Hacı Bayram Camiiisine getirir namazını kılar, defnedermiş. Nereden haber alıyor bilmiyoruz diyorlar...

O zaman boşuna demiyorlar.... meczuplar Allahın adamı diye...


HACI BAYRAM VELİ ÇİLEHANESİ

Bu çilehanenin duvarı Hacı Bayram Veli'nin mezarı ile bitişikmiş. Mezar katı yani....

Fatih Sultan Mehmet'in hocası Akşemsettin'de Hacı Bayram-ı Veli'nin müritlerindendir. Hatta çilehane de Hacı Bayram-ı Veli'nin sol tarafındaki çile odası ona aitmiş.
Ak şemsettin İstanbul'un fethinde çok önemli bir rol oynamıştır.Kuşatmanın en sıkıntılı dönemlerinde Fatih Sultan Mehmet'e telkinlerde bulunup onun kuşatmadan vazgeçmemesini sağlamıştır.
Ak şemsettin çok önemli bir din bilgini ve çok iyi bir tıp hekimidir. Hatta Akşemsettin'in tıp tarihinde ilk defa mikrop meselesini ortaya atmış ve hastalıkların bu yolla bulaştığı fikrini öne sürmüş, bu alanda kesin bilgiler veren Fracastor adlı İtalyan hekimden en az yüzyıl önce bu konuya temas eden ilk tabip olarak bilinmekteymiş.

Fatih 1453 yılı baharında İstanbul'u fethetmek üzere Edirne'den yola çıktığında, Ak şemsettin'de, devrin diğer tanınmış şeyhleri ile birlikte ona katılmış.Kuşatmanın en sıkıntılı anlarında gerek padişahın gerekse ordunun manevi gücünün yükseltilmesine yardımcı olmuş. Araştırmacılar, Akşemsettin'in bu sıkıntı anlarda zaferin yakın olduğu müjdesini vererek sabredip, gayret göstermesi gerektiğine dair Fatih'e yazdığı mektupların fethin kısa zamanda gerçekleşmesinde büyük etkisi olduğunu belirtirler.


ÇİLE ODASI

Bayramilik ile birlikte tüm tarikat kollarında, manevi olgunluğu elde etmek üzere kırk gün süre ile insanlardan ayrılıp küçük bir çile odasında kalıp, Allah'ı düşünmek, O'na ibadet etmek, O'nun isimlerini anmak, susmak, az yemek, az içmek gibi uygulamalar büyük önem taşır. Burada amaç zihnin Allah düşüncesi üzerinde yoğunlaşma yeteneği elde etmesidir. Bu uygulamanın temelinde Peygamber Efendimiz (SAV) peygamberlik gelmeden önce Hira mağarasında bir süre insanlardan uzak kalması ve Ramazan ayının son 10 gününde itikafa çekilmesi varmış.

Hücreler (Çilehaneler)
Karşıdaki oda Hacı Bayram Veli'nin odası, sol tarafta ki kapı ise Akşemsettin'e ait.  Yukarıda gördüğünüz tavan kütükleri orijinal, restorasyon sırasında sadece verniklenmiş.

ÇİLEHANE

Çilehanelere giden koridorun ve odaların tavanları o kadar alçak ki iki büklüm girdik.Emekleyerek çıktık..

Hacı Bayram Veli 'nin kurduğu Bayramiliğin 3 derecesi varmış. "Bilmek" "Bulmak" "olmak"

3 ana prensibi varmış.

1-Bütün işlerin Allahtan geldiğini bilmek

2-Bütün varlıklarda Allah'ın gücünün tecelli ettiğini bilmek

3-Her sıfatta zat-ı ilahi tecellisi olduğuna inanmakmış.
.
Hacı Bayram-ı Veli'nin yurdun koruyucusu olarak inanıldığına özellikle Milli Mücadele yıllarında şahit olunmuştur.Milli Mücadelenin Başkomutanı Mustafa Kemal Paşa daha Ankara'ya ayak bastığı günü, Ankara'nın manevi lideri Hacı Bayram-ı Veli'yi ziyaret etmiş. 

Bunun yanı sıra TBMM'nin açılışı olan 23.Nisan.1920'de bütün milletvekilleri ile birlikte Atatürk, Türbeyi ziyarete gelmiş. O gün milletvekilleri ve Atatürk topluca Camii de Cuma namazını kılmış, Kuranı Kerim okunmuş, salavat getirilmiş, dua edilmiş ve Hacı Bayram Veli'nin sancağı alınarak, açılış için meclis binasının önüne gelinmiş.
Hacı Bayram Camii önünde ki hutbeyi ve duayı Mustafa Kemal okumuş.
Atatürk hiçç Cuma namazı veya namaz  kılmamış, resmi bile yok diyen, okumayarak, kulaktan dolma bilgilerle kesin yargıda bulunan, bir takım arkadaşların bilgilerine sunulur....

İbadet gizlidir arkadaşlar...Şimdi ki gibi göstere göstere değildir. Olmaması gerekir. Bunu da en iyi Mustafa Kemal  Atatürk uygulamıştır zaten..


ÇİLEHANE GİRİŞİ

Hücre girişi

ÇİLEHANE

Çilehanelerden Camiiye çıkış

Aşık Geylani de o gün Hacı Bayram-ı Veli Türbesinde yaşanan bu özel anı bir şiirinde şöyle anlatmaktadır.

Koca meclis toplandı saygıyla mekanında
Atatürk dua etti buluştu dergahında
Seymenler diz çökerek hürmetle makamında
Yazılmayan destandır Hacı Bayram-ı Veli....
                                                                      Sevgilerimle

30 Haziran 2014 Pazartesi

KİRAZ SAPI



Kiraz
"arkamdan dut gelmese, sizi sapıma çevirirdim"....dermiş


KİRAZ SAPI

Yani bu cümleden de anlaşıldığı kadarıyla  kiraz iyi bir zayıflatıcı meyve. Zaten birçok yerde kirazın çok iyi bir ödem söktürücü olduğunu yazıyor.

Bu kadar lezzetli bir meyveyi besleyen sapın, mutlaka bir hikmeti vardır.

Kirazda A, B1, B2, B5, C vitaminleri bulunmaktaymış. Kanı sulandırır, bronşite iyi gelir.Toksin atıcı özelliğinden dolayı zayıflamaya yardımcı olurmuş. 

Ben bir dönem sık sık idrar yolu enfeksiyonu geçirirdim.Bu zamanlarda bol bol kiraz yerdim ya da limonlu su içerdim..Sistit için her ikisi de  birebir...

Yediğimiz kirazın saplarını sererek kurutalım. 

Kullanacağımız zaman 1 tutam kiraz sapını 1 su bardağı suyun içine atalım yaklaşık 10 dk kaynatalım.(saplar ve kökler kaynatılırmış, ) Soğuduktan sonra sabahları aç karnına yarım su bardağı içelim.

                                                       Sevgilerimle


27 Haziran 2014 Cuma

KİRAZ

KİRAZ

Hafta sonunda kiraz yemeye  eşimin köyüne gittik. Yeşilçiftlik Afyon'un Sultan dağı ilçesine bağlı, Sultan dağının eteklerinde kurulmuş, Çay depreminde bayağı zarar görmüş, meyve ağaçları ile meşhur yemyeşil bir köy.... 

Eşimin dedesi Yeşilçiftlik'in eski Belediye Başkanı...

Yeşilçiftlik'e  ilk gittiğimde çok şaşırmıştım, köy demeye bin şahit ister.. o ka yani..... Meyvecilikle uğraşıyorlar. Başta kiraz,vişne,kayısı,elma,armut,dut hepsi var...Ayrıca ceviz, ıhlamur ağaçları da var. Yeşilçiftlik ve civar köylerde yetişen kiraz, o kadar kaliteli ki iç piyasaya verilmeden direkt soğutuculu tırlarla başta İngiltere olmak üzere, yurt dışına gönderiliyor.

5 kiloluk koliden dönüşte iş yerime getirdim. Bayıldılar..Kilosuna 9,5 TL verdik ama bu kiraz gibi büyük ve lezzetli değildi diyorlar..
- eeee bu kirazları bi Kraliçe Elizabeth bir de siz yiyorsunuz diyorum. :)


YEŞİLÇİFTLİK KÖYÜ


Aynı ağaçtaki kirazlar (ayrı ağaçların kirazları asla birbirine karıştırılmıyor) toplandıktan sonra yüzük denilen metal bir aparatın içine konuluyor en büyük yüzükten geçen  kiraz 1.kalite kiraz.... hopp  yurt dışı....   

HİRA MELİS

Kiraz güzelimmmmm

Hira Melis köyden hiççç hoşlanmaz. Neymiş efendim börtü böcek varmışşş. Ama 6 ay Ankara'da, 6 ay köyde yaşamayı tercih eden Babaannesini ve Dedesini çok özlediğinden, ayrıca kiraza dayanamadığından her seferinde söylene söylene gelir.


Eşşek tabir edilen merdivenlerle çıkılıyor...Ben sadece iki basamak çıkabiliyorum fazlası beni geriyor....:) 24 yaşından sonra köy görürse insan, ancak bu kadar oluyooo...

Kirazların muhteşemliğini bilen eş, dost, hısım, akraba kiraz zamanını bilir, arabaları ile gelir alır götürürler. Parasını verende var, hediye kabul eden de :)

Kiraz toplatma işi yüksek bir maliyet gerektiriyor. İşçi yevmiyesi, işçilerin yemek parası...İş toplatmakla bitmiyor. Her gün belirli bir miktar kasa dışında aracılar, üreticilere kasa vermiyor. Kasa bulamayan köylünün elinde kalıyor kirazlar... Kirazda nazlı mı nazlı...beklemez ki..O kadar emek, o kadar bakım boşa mı gitsin. Köylü üreticiler, nihayet bu sene  kendilerince çözüm bulmuşlar isteyen hısım akraba eşe dosta kargolamaya başlamışlar...

Hııı bu arada kargo şirketleri nihayet bu bölgeye gelmişte o yüzden...Geçen yıla kadar hala, çocuklarına bile göndermek için otobüs şoförlerine yalvarıp, bir boş  koltuk parası verdikleri taktirde gönderebiliyorlardı. :(


Ben bu köyün 20 yıllık geliniyim.Her sene aynı toplama,kasa bulma, ağaçta kaldı söylemlerini dinliyorum. Üzülüyorum açıkçası..Sadece kiraz için değil aynı şey vişne içinde geçerli...Hem de daha da acıklısı... büyük şehirlerde yaşayanlar reçel yapmak için doğru dürüst vişne bulamazken bulduklarını da, pahalı alırken onlar kilosu 10 kuruşa alıcı bulamıyor.Çöpe döküyor...
Bazen haberlerde seyrederiz ya üretici para etmediği için fındığı yaktı, sütü yola döktü, domateslerle yolu kapattı diye...yaşadıklarına tanığım çok doğru.. yazık yazıkk..

KİRAZ
Neyse....
Toplanan kirazların yaralısı varsa tek tek ayıklanıyor.Karton kiraz kutularına  konuluyor ve kargolanıyor...Şimdilik tamamen acemice yapıyorlar.Bununla ilgili köyün ileri gelenlerinin bir takım fikirleri var..Bir internet sitesi oluşturmaya çalışıyorlar.Fikirleri hayata geçtiğinde size de buradan duyuracağım.

Şimdilik hoşçakalın. Herkese hayırlı ramazanlar diliyorum.

                                                                      Sevgilerimle




23 Haziran 2014 Pazartesi

AkSAKLI-LEFKARA

HAYDAR DEDE
 Haydar dedem
Hakkında doğru dürüst bir şey bilmediğimiz, sır dedemin köyü Aksaklı.... Mübadeleden sonra nereye yerleştirildikleri konusu halen muallak.... Bizimkiler Derin kuyu Su vermez köyü  diyorlar ama Devlet Arşivlerinde bulunan belgelerde  çıkmıyor. Tasfiye talepnamesini buldum fakat geri kalanı maalesef  yokkkkk...

Tasfiye talepnamelerine göre Haydar dedem Ağsaklı köyünün Davarlı mahallesinden...hem öksüz hem yetim kardeşi de yok ve nüfus kayıtları doğru ise eğer; geldiğinde reşit değil. Tek başına Türkiye'ye getirilmiş. Yaptığım araştırmalar sonucu, mübadele zamanında reşit olmayan çocukları, o köyde bulunan, dul ya da yalnız kalanlarla  Türkiye'ye göndermişler.

Nüfus kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla 1874 doğumlu Aliye adında bir bayanla gönderilmiş...Kim olduğunu aile de kimse bilmiyor. Ama geçen gün Derin kuyu köyü muhtarı ile görüştüm.Muhtarlık kayıtlarına bakmasını istedim. Gürkanları buldu. Aliye orada "anası" olarak kayıtlıymış. Ama annesinin adı Ayşe....Bilemiyorum işte, yine ????????? Bize yol gözüktü gibi....Derinkuyu'ya gitmek lazımmm...

15-19 Mayıs'ta tekrar gittik Ağsaklı-Lefkara'ya .....
Yine Haridun karşıladı bizi....Artık iyice yaşlanmış, ama masmavi gözleri pırıl pırıl...Sevindi bizi görünce...






AĞSAKLI KÖYÜ


Baktık taşa toprağa dokunduk tasfiye talepnamesinde yazan ev şekline uyanı aradık, hüzünlendik. 


AĞSAKLI
5.kuşak  mübadil Doruk annanesinin babasının evinde... Çocuklarda çok etkilendiler. Bu gezi çocuklara çok şey öğretti.
HAYDAR DEDE
Haydar Dede bütün mübadiller gibi 01.07.1912  doğumlu...Tasfiye talepnamesinden öğrendiğimiz kadarıyla Ağsaklı'da iki oda, çıkma avlulu, İki ara Ahır'ı, Dört ara Saman hanesi ve iki ara hayat'ı (yeniler bilmez :) gizli bahçesi) olan bir evi, 34 dönüm arazisi, 38 dönüm bağı olan Dedem...

Orada da bağcılıkla uğraştıkları için Derinkuyu'ya yerleştirilmeleri gerekiyor aslında....Ama....





KÖY YOLU
Köyümüzün yolu
 Haydar Dede bu topraklarda doğdu maalesef burada ölemedi. Annesinin, Babasının mezarını burada bırakıp gitmek  zorunda kaldı.
MÜBADİL
Ayrılırken yine ağladı Haridun... ayrılamadık bir süre...
Acaba bir daha gelebilir miyiz, gelirsek  seni görür müyüz Haridun? 
Aksaklı ya da İsaklı hakkında bir bilgisi olan varsa lütfen mail adresimden benimle irtibata geçsin.

                                                             Sevgilerimle
GÜNCELLEME

4 yıllık emeğimin sonucu olan kitabımı 2018 yılında yayınladım. Vefa örneği olmasını istediğim için ; doğduğu toprakları bir daha göremeyen buğulu,elâ gözlü tüm mübadillere ithâf ettim. 
Umarım birçok mübadile faydası olur. Kitapta Kozana'ya bağlı 61 köyde yaşayan 5140 Türk-Müslüman-Erkek nüfusa ait bilgiler bulunmaktadır. Kitabı almak isterseniz eğer sertaccihan@hotmail.com adresinden veya 05386748294 nolu whatsapp hattından bana  ulaşmanız  yeterlidir. 

                                                            Sevgilerimle




BU BİR MÜBADELE HİKAYESİNİN ANLATILDIĞI RADYO HİKAYESİ

KOZANA HATIRALARI......

Selam Mübadil insanların fotoğraflarıyla birlikte bir mübadele hikayesi anlatımı burada....Bakalım kimlerle ortak hikayelerimiz var?...